* resimleri dışında görmemişlerdi birbirlerini. telefondaki konuşmaları dışında, gözlerine bakarak konuşamamışlardı. uzaktılar. biri nikahlıydı, diğeri değil. çok uzun zaman geçmemişti birbirlerine inanmaları için. belki boşluktaydı ikisi de, belki değillerdi.
alışmak olgusu içlerindeydi artık. alışmışlardı, birbirleri için yaratıldıklarına inanıyorlardı.
beşinci ayın sonlarına doğru kadına kanser teşhisi kondu. erkendi, doktorlara göre basit bir ameliyat ve akabinde yapılacak tedavi ile iyileşebilirdi. eski neşesi kalmamıştı, günde defalarca görüştüğü, bildiği en güzel kelimelerle dolu cümleler kurduğu sevdiğiyle iletişim kurmak istemiyordu.
erkek anlayamıyordu, altıncı ayın ortasında 'git!' demişti sevdası. nedeni hakkında fikri yoktu; çünkü, o kadınını, kadını erkeğini olduğu gibi yüreklerine koymuşlardı.
bir süre ses çıkmadı kadından, bekledi erkek. sekizinci ayın sonunda uzun uzun yazdı kadın, yine hastalığından bahsetmeden. ve gitmesi gerektiğini ekledi sonuna. 'bana mantıklı bir neden söyle.' diye yazdı erkek. 'ben kanserim.' yazdı kadın. 'bu mantıklı değil.' dedi erkek. 'yine de sen bilirsin. ben buradayım.'
iki ay sessiz geçti. tedavi için erkeğin bulunduğu şehre götürdüler kadını. dayanamayıp aradı kadın erkeğini; 'buradayım sevgilim.' dedi. 'senin kokunun sindiği şehirde.' erkek hiç konuşmadı.
dönmeden iki gün önce mesaj yazdı erkeğe, 'yarın seni bekleyeceğim, gel.' diye. 'tamam.' yazdı erkek.
kilo vermişti, peruk takmayı reddetmişti, başına kıyafetinin renginde bandanasını bağladı, 'ne kadar çirkinleştim.' dedi aynada kendine bakarken.
buluşacakları adrese yaklaştıkça başı dönmeye başladı. hayal ettikleri gibi değildi ilk karşılaşmaları; ama, olsun, gelecek günler bunu telafi edecekti. saat on birden on yediye kadar bekledi kadın. erkek gelmedi. telefonu kapalıydı. 'umarım ölmüşsündür.' dedi kadın, 'gelmeyişinin tek mantıklı açıklaması bu olabilir çünkü.'
bir buçuk ay sonra, kadının telefonuna mesaj geldi. 'kendimi affetmeyeceğim. seni bırakamam korkusu yüzünden gelemedim o gün. şimdi ne desen haklısın. sen affet beni. çok pişmanım.'
sekiz ay boyunca erkek kadına aynı içerikte iletiler, uzun yazılar gönderdi. kadın sessizliğini bozmadı. ta ki ölmeden bir gün öncesine dek.
erkek inanamıyordu çalan telefonuna bakarken, kadını arıyordu sonunda. 'sevgilim!' dedi telefonu açınca. 'lütfen sözümü kesmeden beni dinle.' dedi kadın. 'peki canım.' dedi adam. 'sen beni o gün tanımadığım bir şehrin, tanımadığım bir semtinde, seni beklediğim o yere gömdün. sadece bendeki beni değil, sendeki beni de gömdün. aramızdaki fark ne biliyor musun? ben seni her şeye rağmen sevdim; sen beni sevmene rağmen her şeyin yapamadın.'