gözlerimi ilk defa kadıköyde açtım, buna sen neden oldun ve belki de senden çok daha büyük bir güç. çok eğlendim, hiperaktifdim çocukluk dönemimde. her şeye koymaya çalışan, küfürü ağzından bırakmayan, her söylenen söze bir laf sokma çabası içine giren bir çocuktum. iyiydi, kötüydü - bilmiyorum. zamanı oldu 2 yaşında yanlışlıkla duble sek rakıyı fondip yaptım, zamanı oldu iki kızı kovalarken kendimi havuzda buldum. üzülmedim, kızmadım asla. çocuktum çünkü, bir amacım yoktu. dayak yediğimde ağladım, istediğim alınmadığında. yere düştüm, kolumu çizdim; yine ağladım. bütün nedenleri ağlamanın, sikindirikti. nedensizdi. çocuk olmanın getirdiği şeylerdi. gerçek değildi, can yakmıyordu. göz yaşlarım sadece bir aracımdı, istediklerimi almak için ve belki de doğal birkaç şey. ama her şey çok ama çok basitti; ye, iç, sıç ve arada da okula gidip eğlen. bu kadardı ve keşke bu kadar kalsaydı.
kaderci olamadım hiç sevgili hayat, hiç olamadım ve belki de hiç olamayacağım. her zaman bir fark yaratmaya çalıştım; güçlü değildim belki ama büyüğün küçüğü ezmesine asla izin vermedim. dönemin popüler hareketi olan alt dönemi ezmek gibi bir gaflete düşmedim, üst dönemim ve sonradan dostum kankam dediğin adamın - o zamanlar bana cehennem azabı yaşatmasına rağmen hemde... ama olsun, pişman değilim. kimi zaman götleri kalktı, yine üzülmesinler diye bağırmadım. bağıramadım. küçük bir çocuğa sesimi yükseltemedim asla. gerektiğinde, yaralanacak olsam da, savunduğum değerlerin arkasında durdum. kimi zaman bölücü oldum milleyetçi olduğum için, kimi zaman müslüman olmayan bir insan olarak isimlendirildim. bunlar da önemli değil aslında biliyor musun..?
ilk aşkım, hayatımda sevdiğim ilk kız - senden, uzun süreden sonra, ilk defa bir şey istedim. mutlu olmayı. tek başıma değil! onunla! sadece ve sadece onunla, ama hayatımın en kötü üç ayını geçirdim. dağıldım, paramparça oldum. üç kere, üst üste beni aldatmayı başardı. üç kere, başarıyla ağzıma sıçtı. tereddüt etmeden, bir kere bile çaktırmadan. aşk a, sevgiye olan güvenimi yok etti. öz güvenimi yerle bir etti. ilk defa, gerçekten canımı yaktı. beni günlerce ağlattı, durdurak bildirmeden. bir kere bile ağzımı açmadım, açamadım. küfür etmedim, saygısızlık yapmadım. kirli çamarşırlarını ortaya dökmedim. onu mutsuz etmek için tek bir hareket bile etmedim. ne yüreğim buna izin verdi, ne de insanlara duyduğum aşırı saygı. ama bu yine kullanıldı ve yine kullanıldı. ta ki ben bitene kadar ve yerle bir olana..
içime kapandım, üzüntüden belki - belki de öz güven yoksunluğundan. bilgisayar tek aşkım, tek sevgilim oldu. beni asla aldatmadı, birkaç kere belki bozuldu ama sonunda hep benim oldu. alındı bazen benden ceza olarak, kimi zaman ben açmadım.. sevmediğimden değil, deli gibi sevdiğimden bu. beni kıramazdı çünkü bu bilgisayar, bunu yapamazdı. isteyemezdi çünkü. patron ben değildim, ama buna rağmen beni asla üzmedi. nedenini hala bilmiyorum. bir süre sonra, doktorların bir daha aşık olamaz dedikleri kalbim, başka bir kıza yandı, tutuşmaya başladı. önce anlamadım, anladıktan sonra da korkmaya başladım. ayaklarım titredi onunla göz göze gelince. bir saniyeliğine görebilmek için onu, kırk takla attım. sesini duymak zordu, elini tutmaksa belki de imkansız. uzaktı bana, yakın olmasına rağmen. şu zamana kadar iki kere elini tutabildim, zorla bir yerde. iki kere de yanaklarıma, o güzel ve kıpkırmızı dudaklarından birer öpücük kondurdu. zamanın durduğu ve mutlu olduğum ender anlardan biriydi. tek düşündüğüm o olmuştu, ta ki gidene kadar. belki canımı acıtmadı bilerek, ama gitmesi bile yetti bu sefer.
ve şimdiki zamana dönelim.. gözlerim dolu şuan hayat. umarım mutlusundur. ilk defa, sadece mutsuz olduğumdan ve kederimden - rakımı yudumluyorum. sarhoş olmak için, kendimi biraz daha erken öldürebilmek için. ağlarken belki, kendimde olmamak için. umarım mutlusundur. çünkü ben değilim. sevmek benim için önemli olan tek şey. sevmek ve sevilmek. bunu elimden aldın ya, beni sürekli tekmeledin ya yerde - sana tek bir şey söyleyeceğim.
umarım, eğer bu işin arkasında birisi varsa ve böyle bir şey yaşama sansı varsa, bu umutsuzluğu ve acıyı tatmaz. yada düşmanlarım falan. para bulunur, kalacak yerde. belki jaguar ın olmaz da, tofaş ın olur. malikhane de yaşamazsın da, gece kondu da yaşarsın. ama bir gönülde yaşayamayınca - ölüyorsun. sen ölme.