knowing

entry81 galeri
    47.
  1. --spoiler--
    blu-rip formatında izlediğim gerilim-bilim-kurgu,mistik türlerindeki 2 saatlik bir filmdir. vallaha her şeyden önce söylemeliyimki uçak ve tren kaza sahnelerinde özellikle uçak sahnesinde görsel efekt'in dibine vurmuşlar. gerçekte şahaneydi(insanların ölmesi değil tabi görsel efektleri kastediyorum). yalnız uçak kazasında uçağın hemen yanı başındaki alevler kötü bilgisayar oyunlarındaki alevler gibi dandik gözükmekteydi. hatta kurtlar vadisindekilere bile benziyor diyebilirim. film bir çok filmle ve kitapla bağlantı taşıyor bence. mesela benim en çok bağlantı kurduğum eric abimizin tanrıların arabaları adlı kitabıydı.
    çok uzun zaman önce okumama rağmen benzer şeyler olduğunu hatırlıyorum (mesela kitap'da gelişmiş insanlığın birbirini yok edeceğini, birbirlerine atom bombası atacağını ama afrika'nın herhangibir yerindeki kabileye doğal olarak saldırmayacağını ve bu hayatta kalan kabilenin insanlığın kökü olup tekrar büyüyüp gelişmeye başlayacağını ve insanlığın tekrar uygarlık kuracağını anlatmaktaydı. en azından ben böyle hatırlıyorum.)
    yalnız filmde sinir bozucu iki unsur vardı. diana ablamız. güzel bir vücudu olabilir ama her holivud filminde klişe haline gelen bir tane başbelası, sinir bozucu karakter koyma olayı bu filmde de diana ablamızda vücut bulmakta. nicolas diyor ki "annen bize kehanetler bahşediyor, annenin yetenekleri var galiba." kadın bağıra çağıra gidiyor. daha sonraki benzin istasyonu sahnesinde de nicolas "boşa mağaraya kaçmayın, oğlum da senle beraber, onla ilgili kararı ben veririm.. mağara işe yaramayacak, 1.5 km aşağıya nüfuz edecek radyasyon"... falan derken kadın "sana inanmıyorum" falan diye tutturuyor. lan adam bilim adamı başka kime inanacaksın. bir de adamın çocuğunu kaçırmışsın. git kendi çocuğunla ne halt ediyorsan et. adamın çocuğunu bırak bari. kadın o kadar sinir bozucu ki nicolas'ın çocuğu zırıl zırıl ağlarken kız'ı annesini bile sormadan koşa koşa gitti uzaylı abilerine. ki aynı sinir bozucu karakter <bkz: the day the earth stood still> filmindeki küçük çocuk'da da vardı. ama o şiddet seven, başına buyruk amerikan toplumunu simgeliyordu en azından.
    ikincisi ise diğer tüm filmlerdeki gibi insanların hatta en yakınlarının bile insanlar ölmeden ya da olaylar olmadan kahramana inanmaması. bir kere de inanın be kardeşim!
    neyse film'in ilk yarısı merak içinde, görsel efektlere hayran kalarak geçiyor. film'in sonunda uzaylıların uzaylı olmadıklarını anlıyoruz. daha çok meleğe benziyorlardı. çocukların gittiği yer de başka bir gezegenden daha çok cennet'e benziyordu. ordaki görüntü kalitesi de çok iyidi.masal dünyası gibiydi. o son sahnedeki 'please' kısmı hiç olmamış yalnız. nicolas'ın karizma yerlerde sürünmüş. yalnız yine ordaki ikilem çok kötüydü tabi. ya çocuğu onunla kalacak ve ölecek ya da uzaylılarla gidip yaşayacak. çok zor bir karardı.
    film'in sonu vasat olmakla beraber çok çok kötü de diyemem yani. sırf uçak kazası sahnesi için bile izleyin derim.
    --spoiler--
    1 ...