arasıra gelip giden hastalık türüdür...sevdiğiniz vardır , herşey güzeldir , sevginizden ve sevgisinden eminsinizdir amma velakin uzaktadır arkadaş...etrafınızda da size bir o kadar yakın fırlama arkadaşlar vardır , kızlara yazarlar , kestane çizerler , gelip bi de anlatırlar...ulan kaputu açıyosun aküyü niye çalışıyosun , aküyü çaldın bari kaputu açma , kaputu açık bırakıcan bari aküyü çalma tarzında paradokslar işte..
he işte uzaktadır arkadaş...ee tamam tek eşlilik , sadakat , kişilik meselesi , dürüstlük , eyvallah.ama birader şimdi serde şöyle her boku yiyim , yengen de beni beklesin istenci var.
yaşayamadık usta gençliğimizi ondandır belki diyorum.hani şöyle , manav hissiyatına kapılamadık kavun karpuz arasında.böle 30 sene yalnız gezicez derken , Allahın işi aşık oluyorsun , sonra içinde kalıyor işte bazı hayvanlıklar...
ya ne biliyim usta , ahırda kitli kaldığı halde yemini fazla kaçırmış ata dönüyorsun...herkes kuponu üstüne oynamış , alın-verin ekonomiye can verine kendine kaptırıp hani çiftçi kazansın hesabı vurmuşun gözüne yemin , ama kapalı arkadaş , ahırda kitlisin işte...
öbür yandan biliyorsun ki yesen bu boku , hani böyle yaldır yaldır koşsan , sonu uçurum...olay bittikten sonra , taze karpuz gibi yarılacak yüreğin ... ee km ötede bekler sevdiğin , bırak bu hormonal muhabbetleri , gel kalbine danış diyorsun sonra...
velhasıl kelam , yapmıyorsun da usta , içimizdeki öküzü ne zaman öldürücez...