evet ben bu yazıyı sana yazdım seni pislik.
hatırlıyor musun? gerçi nerden hatırlayacaksın... ama ben hiç unutmadım. tam 12 yaşındaydım. sende muhtamelen 10 falandın. kavacığa piknik yapmaya gitmiştik ailecek. senin ailen, benim ailem ve babamların bir kaç arkadaşı ve onların aileleri. çok açtım. acıkmıştım. sonuçta mangal yapılıyordu ve mangalı yak, şişleri diz, pişir... hepsinin de pişmesi lazımdı. ama seni obur! sen beklemedin pişmesini... ve o şımarık annen de... önceden çakallık yapıp bir kaç köfte önden pişirtmişti babama. köfteler pişti. sen masaya oturdun. annen getirdi sana köfteleri ve yanına da bir çilekli meyveli yoğurt açtı. biz de tam karşında oturuyoruz. biz aileden öyle gördük efendi! sofra hazır olmadan, herkez oturmadan öyle acıktım diyerek yemek yiyemezdik biz. evet... ve ben karşındaydım. annen itina ile köfteleri meyveli yoğurda batırıp ağzına tıkıyordu. içim gidiyordu. halbuki o ikilinin oluşturucağı lezzetten haberim bile yoktu. daha önce hiç köfte ve meyveli yoğurt yememiştim. sen bir bir götürdün onları. bir de annen yediriyordu yaa... biz 4 yaşımızda bıraktık anneden yemek yemeyi. elimiz çatal tutunca... sen yedin yedin bitirdin. akşama sancı falan da başlamadan bir güzel doydun. gittin oynamaya... bense orda sap gibi... sonra biz de yedik köfte evet. ama meyveli yoğurt yoktu bizim masada. annen sana özel getirmiş belli...
ve yıllar sonra! evet yıllar sonra ... adını bile hatırlamıyorum senin . ama bugün ne yedim biliyor musun? bugün iftarımı meyvelli yoğurt ve köfte ile yaptım gene! şartlar birçok kez müsait oldu benim bu ikiliyi yanyana getirip yemem için. ve biliyor musun tadı çok ta güzel değil. ama ben gene de yemeğe devam edicem. evet. fırsat bulduğum her an... ben de yiyebiliyorum! tamam belki annem yediremiyor ama en azından karşıma geçip "ay kızım iğrenç bir damak tadın var yaaa..." diyor! ve biz mutluyuz...