isviçreli dilbilimci ferdinand de saussure(1857-1913) ün ölümünün ardından(1916 da ) öğrencileri tarafından yayınlanan notlar.
kitabın türkçe çevirisi berke vardar a aittir. tdk yayınlarından ve multilingual yabancı dil yayınlarından çıkmıştır.
kitabın önemi, kitapta daha sonra antropolog levi-strauss un yapısalcılık adı vereceği yöntemin ilk defa kullanılmış olmasıdır. daha önce başkaları tarafından öncelendiği iddia edilse de kesin olarak bir yöntem olan yapısalcı yaklaşım saussure da belirir.
saussure kendinden önce filoloji ve gramer çalışmalarını * dilbilimin öncüsü kabul etse de bunları yetersiz bulur. bu dönemde dil bilimciler dil dediğimiz olgunun kendisinden önce, tekil olgular üzerinde durmayı doğal bulmaktadırlar. * bu yaklaşımlar dili bireylerin özgür yaratımı, yalın bir nesne ve canlı bir varlık * olarak görmelerinin nedenidir. *
saussure burada dil i bireylerin dışında kalan dilyetisi bölümü * olarak tanımlamaktadır. yani dil incelemelerinde bireysel faktörler kapı dışarı edilecek ve genel bir yapı olarak dil ele alınacaktır.
tarihsel değişim önemsizdir çünkü önemli olan yapıdır ögelerin değişimi değil. örneğin hergün kalkan bir tren seferinde vagonlar ve görevliler değişse bile sefer ve diğer seferlerle kurduğu ilişki aynı kalmakta ve 365 gün aynı adla adlandırılıp kalkmaktadır. *
gerek tarihsel yapı gerek bireysel faktörler yapı gerçeğini kaçıracak ve bireysel olgulara, dilin tarihine -kendisine değil- takılacaktır. o halde yapılması gereken bunları dışarda bırakarak dilin eşzamanlı yapısını incelemektir- ki zaten artzamanlılık eşzamanlılıkların üst üste gelmesidir.saussure eserde bir fransızca sözcüğü inceler * ve örneğin anlamını korumasına rağmen teleffuzunun değiştiğini ve bu nedenle bazı harflerin yazıldığı halde telaffuzunun olmadığını gösterir. *
yapı içinde önemli olan ögelerin kendileri değil ögeler arası ilişkidir. bu nedenle ögeleri benzerlikler değil aralarındaki farklar konumlandırmaktadır.
saussure dilbilimsel ögeleri gösterge olarak tanımlar. bunlar kavram-ses çiftleridir. kavram gösterilen ses ise gösteren olarak adlandırılır. burda önemli bir konu olan göstergenin nedensizliği ortaya çıkar yani bir kavram ve bunu dile getiren ses birbirine mantıksal bir neden olmaksızın bağlanır. buna itiraz olan yansımalar ise hem çok azdır hem de bunlar da zamanla ses ve yazım olarak dönüşebilmektedir. yani yansımadan köken alan bir söz bile yapı içinde ilişkisini korurken yazılışını ve söylenişini değiştirebilir. buna karşın ikincil nedenlilik denen bir durum vardır örneğin * ağaç kavramı saymaca iken ağaçlık sözcüğü bununla ikincil nedenlilik denilen bağıntıya girer. yani bir kavramdan türetilen başka kavram için kullanılır ikincil nedenlilik.
saussure eserinde bu yöntemle toplum içindeki göstergeleri inceleyecek bir bilimin oluşabileceğini bunun adınında göstergebilim olacağını belirtir. ki bu savında haklı çıkmıştır. sonuç olarak nerdeyse bütün dilbilim kuramları saussure dan esinlenirken * yapısalcı yöntem insanbilimlerinin her alanında ve felsefede etki etmiştir.
kaynaklar:
1. genel dilbilim dersleri; f. saussure, türkçesi: berke vardar.
2. yapısalcılık; t. yücel