ilk kez bir Cumartesi akşamı çıkarlar. Ağaçlı bir restoran bahçesinde, loş bir akşam yemeğinde ummadıkları kadar leziz, uzun, paylaşımı bol bir akşamı, keyifle paylaşırlar. Kız, erkeğin gözlerini mi, dudaklarını mı daha çok öpmek istediğini düşünür; erkek, kadının her şeyine bayılmıştır.
Bu kevaşe ama her dem güzel şehrin sokaklarında yan yana yürür ve elele tutuşurlar. Kızın evine gelirler ve kız elini çekmediği için kapıdan birlikte geçerler. Gece boyunca yanyana oturdukları kanepede birbirlerine dokunmak için her fırsatı değerlendirirler. Çoğunlukla sohbeti bir şişe şaraba katık ederler. Gece iyice ilerlediğinde kavuşur ve nihayet uyurlar.
Uyandıkları pazar sabahının geç saatlerinde, yaşadıklarının rüya olmadığını farkedip, bütün günü evin her yerinde, artık tanışıyor olmanın keyfiyle geçirirler. (met-üst kusura bakmasın, ama benim Pazar sevişgenlerinden anladığım budur.)
