2010 yılının ilk grand slam turnuvası olarak, 18-31 ocak 2010 tarihleri arasında biz tenisseverleri uykusundan edecek güzelliktir. sezonun son büyük turnuvası da sona doğru yaklaştıkça, sığınılacak en güzel liman olmuştur kendisi.
türkiye'de lise öğrencilerini, hatta ondan öte; okula, işe gidecek tüm insanları zorlayacak bir turnuva olacaktır. amerika'yla, daha doğrusu new york ile aramızdaki saat farkı 7. tam emin değilim yanlış olmasın ama yıllardır bize böyle öğretildi eheh. tenis turnuvalarında bilindiği gibi gündüz ve akşam seansları olur. sabah saat 11:00'de başlar, akşam 21:00 gibi sona erer günler genellikle, maçlar çok uzamazsa. düzenlenen us open turnuvalarını bu sebepten ötürü türkiye saatiyle 18:00 ve 04:00 arasında izleyebilmekteyiz. hatta bazen sabah 7'ye sarkan maçlar oluyor.
bu sene ramazan ayına denk geldi bu turnuva. okullar kapalıydı, öğrenciler olarak fazla zorlanmadık. sahura kalkanlarımız hepten yaşadı. eli götü durmayan gençler olarak, gece vakti sorunsuzca izleyebildik, izleyebiliyoruz us open'ı. en azından 2009 yılında. devamsızlık yapmamıza gerek kalmıyor. fekat...
melbourne dediğimiz diyar, new york'un tam aksine, bizden 7 saat ilerde bir yerde. bu da turnuvanın 11:00 - 21:00 saatleri arasında oynanması halinde, televizyonlarımızı 04:00 - 13:00 arasında açık tutacağımız anlamına geliyor. hatta şimdi düşündüm de, hiçbir turnuva 10 saatte bitmiyor abi. kafadan bi' 15:00'e uzar maçlar.
bu ne demek? devamsızlık yapmıyoruz. turnuvaya saklıyoruz.
ben bu sene için şöyle bir şey geliştirdim,
ilk turlarda başa baş, keyifli fazla maç geçmeyeceğinden ve okula gitmemek gibi bir lüksümüz olmadığından, ilk hafta okula yarım gün gidiyoruz. 5 gün okul var, devamsızlığımız bu durumda 2.5 gün olur. haftasonu rahatlıkla izleyebilir ve geriye kalan 6 günü evde geçirebiliriz. bu 6 günün sonuncusu da(belki başıncısı, bilemem şimdi; ama elbet birisi) hafta sonuna denk gelmektedir.
toplam 7.5 gün devamsızlıkla, avustralya'yı paşa paşa izleyebiliriz.
tenisi seviyoruz, iyi geceler diliyoruz.