padişahın çok kıymetli bir atı varmış. fakat atının bir derdi varmış. atı hiç gülümsemezmiş. padişah derhal ferman çıkartmış. atımı güldüren dilesin benden ne dilerse.. yüzlerce kişi gelmiş fakat atı bir türlü güldürememişler. en sonunda namık kemale haber edilmiş. namık kemal padişahın huzuruna çıkmış ve atı 10 saniye içinde güldüreceğini iddia etmiş. padişah bu duruma çok şaşırmış ve bunu başaramayacağını söylemiş. namık kemal atın yanına gitmiş ve atla kendisini yalnız bırakmalarını istemiş. 10 saniye sonra dışarı çıkmış. padişah atın yanına gittiğinde atın güldüğünü hatta nara attığını görmüş ve bu duruma o da inanamamış. gel zaman git zaman atın bu kahkahaları kesilmemiş. padişah atın gülmesinden sıkılmış. bu sefer ağlamasını istiyormuş. derhal yeni bir ferman çıkarılmış. kimse ağlatmayı başaramamış. yine son çare namık kemal çağırılmış. padişah atın ağlaması halinde ne isterse yapacağını söylemiş namık kemale. yine atla baş başa kalmış ve 10 saniye içinde kahkahalara boğulan at bu sefer ağlamaya başlamış. padişah dayanamamış ve sormuş nasıl başarıyorsun bunu?? namık kemal demiş bana kızını da ver söyleyeceğim demiş. padişah zorla da olsa kabul etmiş. diyalog ;
ve namık kemal demiş ki : içeri girdim. atın kulağına dedim ki.. benimki seninkinden büyüktür. at kahkahalara boğuldu.. bende çıktım gittim.
padişah sormuş : e nasıl ağlattın.
-baktım hala gülüyor. benimkini bir çıkarttım, ağlamaya başladı.