boğar, acıtır. soğuktur; o kadar üniversitesine ve memuruna rağmen iç anadoludur. esmer tenlidir, duyarsızdır. çirkindir bazen, sinirlidir. nezaketten uzak, güler yüzden nasibini almamış bir şehirdir ankara. patavatsızdır, büyüktür. o kadar büyüktür ki, küçük hissettirir insana. ne dağı vardır ne gölü, ne de denizi. zorlama yeşillikleri eğreti durur. modernleşme çabasındaki koca tarla.
dünya da en büyük gördüğün insanın mezarı.
"k" leri yoktur ankaranın; ya "g" dir o ya da "kh". kardeş demez kimse sana. ya gardaş der ya khardaş. incelikten uzak. bir o kadar ince; etini keserken özellikle. yazın kuru, kavurur tenini, kışın kutup gibi. ıslak, kirli ıslak. gri. havası ayrı boğar, suyu ayrı. camı pencereyi sonuna kadar açarsın da; oksijen yoktur sanki. nefes alamazsın bazen.
onun bakılacak gözleri olmasa bakılacak yeri yoktur, onun kolları olmasa gidelecek yeri yoktur, onun nefesi olmasa solunacak şeyi yoktur.. o olmasa çekilmez.