lise sondayız. derste einstein adını taktığımız bir hoca var. ama çok aşırı derecede benzerlik söz konusu.
elimizde ufak bir top var. zıpzıp denilen toplardan. yere vuruyorsun zıplıyor falan. en arkada oturuyoruz. ben elimde topu tavana atıp tutuyorum. birilerine fırlatıyorum falan. yanımdaki arkadaşta gaza geldi ve şöyle bir iddiada bulundu bana.
arkadaş: olum var ya ben bu topu tahtaya atarım, ordan sekerek gelincede tutarım. hocada fark etmez.
hemen bir göz kararı dediği hesaplanır. tahtada einstein ders anlatmaktadır, arkası dönük olsa dahi en arkada oturan arkadaşın fırlatacağı top tahtada büyük ses çıkaracaktır, arkadaş topu yakalamadan arkasını dönecektir, ve topu kimin attığını tespit edip, arkadaşı dövecektir. veya en olmadı arkadaş topu yakalasa dahi ben elimle onun attığını gösterecek, iddiayı kaybetsem dahi arkadaşın dayak yemesini zevkle izleyeceğim.
vendetta: tamam lan nesine?
a: bi paket marlboro.
v: kabul lan.
akabinde arkadaş topu eline alır. bütün geometrik ve trigonometrik hesaplamalarını yapar. hocanın arkasını döndüğü anda topu fırlatır. topun elinden çıkış anında vicuyuvvvv sesi duyulur. ancak top hesaplanan yörüngede gitmemektedir. tam o esnada hoca arkasını döner ve top tam kalbinin üstüne çarpar. bütün sınıf susmuş hocaya bakmaktadır, hoca kalbini tutarak yere yığılır.
kimse yerinden kımıldamamaktadır. sınıfın en önde oturan ineklerinden birisi ağlayarak bize döner ve "sonunda einstein'i öldürdünüz böhüyaaaaaaa" der. kimse kımıldayamamaktadır.
ardından ayağa kalkarak yavaş yavaş yerde yatan hocaya doğru ilerlerim. ama hala kafada fırlamalık var. hocanın boynuna dokunurum, bi bok anladığımdan değil, öylesine dokunuyorum. sonra ayağa kalkar ve sınıfa şu haberi veririm.
- einstein ölmüş lan!
arkadaş ağlamaklıdır. ama öldüren ben olmadığımdan çokta fifi mantığı ile gençliğinde verdiği cehalet ile 4 kişiyi yanıma çağırırım. einstein'i omuzlara alır ve elime aldığım Atatürk'ün gençliğe hitabesi ile en öne geçerek cenaze marşı eşliğinde asker yürüyüşü ile müdür yardımcısının odasına doğru gideriz.
kapıyı tıklatırım ve içeri girerim.
müdür yardımcısı: ne var?
vendetta: hocam acınızı paylaşıyoruz.
müdür yardımcısı: yine ne dallamalık peşindesiniz lan! siktirin gidin dersinize.
vendetta: hocam bizde dersten geliyoruz işte. onun ile ilgili bir durum var.
m.y: lan sigigit dersine bok bebesi.
vendetta: ya hocam öldü yaaa.
m.y: kim öldü lan?
vendetta: einstein öldü yaaa.
ardından müdür yardımcısı ayağa kalkar, hiç sormadan soruşturmadan bana bir tane asılır. (okul hayatım boyunca hakederek yediğim tek tokattır) ardından ambulans çağılır. einstein hastaneye kaldırılır. sonradan öğrenilir ki gerçekten kalp ile ilgili bir sorun yaşamıştır. şimdi tam hatırlamıyorum ama kalp spazmı idi sanırım.
şimdi ise direk ambulans arayıp hastaneye kaldıracağın o ölümle cebelleşen adama bunları nasıl yaptım diye vicdan azab duymaktayım. zira bu olaydan sonra bir daha okula gelmedi, emekli olmuştu.