futbolcu olsun ama yürekten olsun.
sahaya çıktığında tribündeki taraftar gibi olsun, o heyecanı hissetsin.
galip gelindiğindeki o anlatılmaz sevinci, mağlup olunduğundaki kahredeci üzüntüyü hissetsin.
bu varya işte matteo ferrari öyle bir adam.
camadam*'la karşılaştırılmayı bırak aynı cümlede geçmemesi gereken biridir ferrari.
sahada yaptığı mücadelesi ve oyununu zaten gün geçtikçe geliştireceğinden adım gibi eminim, her geçen gün iyiye gittiğini, özellikle sivok'la birbirlerine alıştıklarında 'top geçer adam geçmez' defansını öreceklerini de biliyorum. ama her iyi futbolcu iyi insan olamıyor veya yüreğini ortaya koyamıyor. şart mı? değil. ama olursa da güzel oluyor hani.
28 ağustos 2009 beşiktaş gaziantepspor maçında adam ilk defa seyirciyle buluştu. ve sahaya çıktığı andan itibaren her fırsatta tribünlere baktı, heyecanı yüzünden okunuyordu. belli ki görmemiş böyle birşey. görmediği bu sevgiye de o da karşılığını verdi.
maç bitti. uçan, kaçan topların hiçbiri kaleye girmedi. bütün takım toplandı duşun yolunu tuttu bile. matteo ise ceza sahasında çökmüş, kalkamıyor. önce kaleci hakan geliyor 'olur böyle şeyler diyor' sonra hoca geliyor 'haydi matteo' diyor. yok adam kalkmıyor. ne zaman başlıyor taraftar 'matteo ferrari' diye adam şaşırıyor kalkıyor. tam tünele girecek artan tezahüratlara dayanamıyor tekrar çıkıyor. yüzünde ise şaşkın ama hoşuna gitmiş bir ifade.
ya öyle işte.
beşiktaş taraftarı bu takım için yüreğini ortaya koyan adamları her zaman ayrı yerde tuttu.
inanıyorum ki bu adamın da yeri bizim için ayrı olacak.
bulup, alıp getirenlerin ellerine sağlık.
ne opel mercedes
ne de lamborghini
seviyoruz seni
matteo ferrari