yazları bizim oraya, her mahalleye olduğu gibi alamancı çocuklar gelirdi. bütün yaz ebeveynleriyle "ahın gehen nayn gemayn nürnberg kölün" diye konuşurlar, saçlarını jöleyle takır tukur yaparlar, sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi, sanki bütün yazı bizim mahallede geçirmemiş gibi giderlerdi. hiç bi sk anlamazdık bu gurbetçi tayfadan. gerçi ne anlayacaksın amathurman?
işte, her yazın başlangıcında mahallede ilk gurbetçi çocuğun görüldüğü anda duyduğunuz mutluluğu hatırlayın. bu otobüs şoförleri de, aynı hattaki meslektaşını görünce belki bunun bin katı mutluluk yaşıyor. sevincinden korna çalıyor, selektör çakıyor, yeri geliyor el sallıyor, öpücük atıyor, bacağını çıkarıp "aaaal bu sana girsin" diyor, yolcu fırlatıyor. otobüsteki yolculara 3'lü çektireni, tazahurat yaptıranı gördüm.
"burası sinema tiyatro değil,
bağırmayan yolcu sktirsin gitsin"
(fifa bunu, dünya tarihindeki en kafiyesiz tezahürat olarak seçmiş)
ben aynı hattaki meslektaşını gören şoförün gözlerindeki mutluluğu görünce diyorum ki:
"hayat, kısa ve yaşamaya değer. ama bu götümdeki elin sahibini skertmek de tuzu biberi."