sözlükten çok adam gönderdim ben. dost gibi görünüp seri seri eksiledim. yıldırdım onları, bıktırdım ve de gönderdim işte. rakibim olabilecek herkesi bi şekilde soğuttum sözlükten.karma listesinin tepesinde (çok ulu bi yazarım ben) tek başıma kalıcam. ahahahaaa!
yukarıdaki paragrafın sahte oluşunu son gülme efekti ele veriyor galiba. çok adam gönderdim hakkaten. çok kereler de bizzat kendim gittim. gidiliyor yani, oluyor böyle şeyler. artık ağlamıyorum biliyo musun? artık üzülmiycem (bahçeli'de bi kafede oturmuş, arkadaşının beynini beynini sken, hayata karşı kabuğunun kalınlaştığını iddia eden sarı boyalı bi kızım ben şu an. artık ağlamak yok melis, artık yok!)
gitmese, okusak iyi olurdu tabii. lakin olaya şöyle bakıyorum ben artık: gitti kurtuldu lan, iyi yaptı. baş ağrıtmaya değmez burası. sahibinin umrunda değil ki ağam paşam, sen neyi düşünecen?
ayıptır söylemesi, dördüncü nesil hakkaten de iyi yazan (kime göre neye göre dedin evet. doğru, göreceli bişey bu. zaten bu entryi de ben yazıyorum. yani bana göre, taşşağıma göre) kafa dengi adamlar çıkardı. ama bi çoğu da bırakıp gitti. bu doğanın kuralı galiba.
uludağ sözlük genel anlamda boktan bi yer olarak bilinir, evet. ama çok eğlenceli, çok sağlam yazan en az 10 kişi sayabilir(d)im. önemli olan da bu zaten.
giden birinin arkasından bişeyler yazmaktan bıktım ben. ama adam bıkmadı:
- zall, nirolis de gitti
+ ahaha, gitsin lan nolucak!
- budur yani?
+ bi yazar eksildi, nolacak? bi feyk hesap alırım derhal, sayı aynı kalır. yani.
edit: imla.
şaka len, imla değil. bu kadar adam gitti, bi fatal gitmedi arkadaş! kazık çaktı adam. her zaman söylediğim gibi, fatal seni sevmiyorum ve bunun sebebini bilmiyorum.