Belki sen de bunu okursun... Umarım ki okursun, sana Sıpa dediğimi itiraf ettiğim gün bütün korkularımı yendim ben. Şimdi niye korkak olayım? Buyur oku, ve biliyorum ki okursan anlayacaksın sen de ne olduğunu. hala umut var içimde ama onu da kaybedeceğim herhalde... Düzgün biri olacağını hayal edebileceğim yakında sadece.
Sen benim için sıpaydın, çünkü yaramaz olmadığın tek bir an bile yoktu... insanlar seni severdi, çünkü hepsine nasıl davranılmasını istiyorlarsa öyle davranırdın. Tanıdığın insanların seni sevdiğini bilirdin peki diğerleri ne derdi senin için biliyor musun?
- düzelme şansı yok, acıyorum ona. hep böyle zavallı olacak.
+ insan 7'sinde neyse 70'inde de odur.
- bir kıza insan gibi davrandığı günleri görebilecek miyiz bakalım? insan gibi, gerçekten sevebilecek mi bakalım?
Arakadaşlarım, ağladığımı gördüklerinde şöyle derlerdi; "Seni daha da üzeceğini bilmesem gider ağzını yüzünü dağıtırdım o çocuğun. Kim için ağladığının farkında mısın? O çocuk için... öyle biri için... bu kadar değersiz mi göz yaşların yani?"
Bana ilk kez ne zaman "seni seviyorum" dedin hatırlamıyorsun belki.. Kör kütük sarhoştun, yılbaşı gecesiydi. Mesajla yazdın bunları. 2 kez. neyse ki o zamanlar sana karşı hiçbir şey hissetmiyordum. şanslıydım ki, "bu hangi açıdan sevdiğine bağlı" yazabilmiştim sana.
Normal bir tenesüf, C'lerden çıkmışsın, tek kulaklıkla iPod dinliyorsun... Diğer kulaklığı aldım; Love Hurts çalıyor, sen de eşlik ediyorsun. işte nedendir bilmem seni orada sevdim. Şimdilerde o şarkıyı dinleyemiyorum, midem bulanıyor. Yazık oldu güzel şarkıydı. (bkz: Incubus)
Ve sana verdiğim doğum günü hediyesi! En çok ona üzülüyorum. Kitap fuarı var, Uykusuz mizah dergisinin de imza günü. Mermer üstünde oturarak,imza sırasında 4 saat bekliyorum... Ve bir poster imzalatıyorum üzerinde adın ve iyi ki doğdun yazıyor. Bütün uykusuz çizerlerinin imzasıyla... Ardından hasta oluyorum tabii. Kışın ortasında o mermerler üzerinde 4 saat oturunca, o soğukta öyle bekleyince böyle oluyor... Sonradan öğreniyorum ki onu odanın baş köşesine asmışsın. Çok seviyormuşsun. Güzel posterdi haklısın, asılır tabii... Ne diyeyim? (bkz: Uykusuz)
Tüm bu sıralarda, durmadan sevgili değiştiriyorsun, hatırladın mı? önce bir kızla, sonra o kızın kankasıyla... sonra ortam karışmasın diye alakasız bir kızla, sonraysa onun bir arkadaşıyla... işte sen böyle biriydin. Böyle insanlara ne deriz halk arasında, biliyorsundur muhakkak.
Ve diyorsun ki sonunda, "ben onu çok seviyorum, gerçekten çok seviyorum." herkes inanıyor buna. Kız senden ayrılıyor, arkasından ağlıyorsun, kendine gelemiyorsun, durmadan onunla konuşmaya devam ediyorsun... Herkes acımaya başlıyor sana. Ve yine çıkmaya başlıyorsunuz, mutlusunuz. Sonra kız senden tekrar ayrılıyor ve şöyle diyorsun.
"Elinde oynattı beni. Sevdim de ne oldu? Onu gerçekten sevdim de ne oldu? Benimle oynadı ve bir köşeye attı."
Nasıl bir duyguymuş bu? Kaç kişiye bunu hissettirdin sen biliyor musun?
Ardından o seni terkeden kızın kankasıyla da çıkmaya başlıyorsun... A-ah!.. Duman konserine birlikte gidiyorsunuz. Keşke o konsere gitmeseydim diyorum arkadaşlarım senin de geldiğini söylediklerinde.
Tabi sonrasında gayet memnun oldum, güzel konserdi. Ne yazık ki kaan sarhoş olamamış, tişörtünü çıkaramamıştı. Malum lise festivali... Konser sonu yediğimiz kokoreç de cabası... Güzel gündü, en güzeli de seninle karşılaşmamış olmaktı. (bkz: mutlu insan)
Bir gün o çok sevdiğin kız için "Ne diyosunuz yha? O mu?" diyorsun küçümseye küçümseye... "O kıza öpüşmeyi bile ben öğrettim. Eskiden hiç bir şeye benzemiyordu." benzeri hatta aynen bu lafları ediyorsun güle güle. Hani çok sevmiştin onu? Senin çok sevmen bu oluyormuş.
işte bu senden nefret ettiğim an çocuk.
Gerçekten sevdim dediğin, o kadar arkasından ağladığın bir kız için bunları söyleyebiliyorsan... Ve sanırım şimdi sorsam, o benim hayatımın bi parçası dersin bana. işte o gün seninle konuşmayı dahi bıraktığım gün çocuk.
Elbette ki sana attığım mesaj toplu bir mesajdı! O da arada kaçmış olsa gerek, çok afedersin bir daha olmaz... Malum hastalık oldu sabah "günaydın" akşam "iyi geceler" diye toplu mesaj atmak.
Malesef ki, hiç bir insana kin tutamıyorum. (bkz: Lanet olsun) Ancak acıyorum işte. Aynen bu şekilde...
Bu arada, o kankanla neden yürümedi biliyor musun? Çünkü onunla konuştukça düşündüğüm tek kişi sendin. Bu nedenle ki sanırım onunla ilişkimiz sadece 10 saat filan sürdü. Nasıl devam ettirebilrdim ki bunu? Onunla bütün gün yüzyüzesin, çocukluk arkadaşısınız... Onunla konuşuyorum, bu arada sıpa da yanımda diyor bana. Nasıl bir duygu tahmin bilr edemezsin, demiyorum. Çünkü edersin biliyorum. Bunu ne kadar çok yaşadığının herkes farkında olsa gerek.
Kısaca ona "Sorun sende değil, bende." dediğimde gerçekten bendeydi. Bir istisna olmak ne güzel!..
Ne kadar seninle ilgili anılarıma baktığımda kendimden iğrensem de, bir gün düzelirsen bana haber ver. Ben tahmin edemeyeceğin kadar saf bi insanım çünkü.
Ancak şu sıralar olmasın, kendime bir söz verdim. Bozacak da değilim... 3 yıl hiç bir sevgili olayı yaklaşmasın bana. Mars'a gidiyorum araya sevdiğim insanlar girince. Cık, olmaz. Basit bir yakınlaşmaya bile kapalıyım arkadaş! Hatta sevgiliyi geçtim, derslerde idmanlarda sevdiğim insanlar yanıma yaklaşmasınlar... Feci şımarıyorum; yaptığım iş hiç bir halta benzemiyor. Sonra azarı yiyorum bu beni daha da şımartıyor. N'apalım, ben buyum. Birşeye kendimi verebilmem için gülme düğmesinde "turn off"un basılı olması gerek.
(bkz: Şımarık Çocuk)
Yazarın son sözü bu sıpa:
insanlar bazen söyleyemediklerini yazarlar, Çizdikleriyse ruh hallerinin aynasıdır kimi zaman.