kökleri 12. yüzyıla kadar gelen yazılı edebiyattır. 19 yüzyılın sonunda etkisini yitirmiştir. sadece şiirden oluşmaz. nesir* örnekleri de vardır.
türklerin islamiyeti kabulüyle zenginleşmiş, yeni şekillerle gelişmiştir. ancak sadece türklere ait bir edebiyat değildir. bünyesinde türkçe kadar arapça nın ve farsça nın da etkileri görülmektedir.
divan edebiyatının ilk önemli ismi mevlana celaleddin rumidir. ancak kendisinin türkçe eseri yoktur. divan edebiyatına dahil edilebilecek nitelikteki ilk türkçe eserler hoca dehhani tarafından verilmiştir. 12. yüzyılı takip eden yüzyıllarda baki, fuzuli, nedim, nabi, nef i, şeyh galib gibi önemli isimler bu edebiyat vasıtasıyla içinde bulundukları çağlara damgalarını vurmuşlardır.
divan edebiyatının özellikleri bitirilemeyecek derecede fazladır. internetten bulacağınız en basit kaynakta bile 3 sayfa bilgiyle karşılaşırsınız. hal böyleyken uludağ sözlükte divan edebiyatı ile ilgili 10 tane entry bile girilmemesi, buna karşılık söz gelimi adriana lima ile ilgili 7 sayfayı dolduracak** entry girilmesi çok üzücüdür. kahredicidir. artı düşündürücüdür.
bugün google da bir kelimenin ya da birkaç kelimeden oluşmuş bir kavramın ne olduğu soruşturulduğu zaman önce vikipedi nevinden geniş bilgi birikimine sahip siteler, ardından ekşi sözlük, onun ardında da uludağ sözlük çıkıyor. ve ben farz ı misal bir ortaöğretim öğrencisinin 'ya neymiş bu divan edebiyatı bi bakalım uludağ sözlüğe' diyip de 'bir şiir türüdür' tarzında bir açıklamayla karşılaşmasını hayal bile edemiyorum. okulda kalkıp divan edebiyatı bir şiir türüdür derseniz, size gülerler, üstelik gülerken ağızlarını da kullanmazlar. ama x konuda yüzde bir oranında bile bilgi sahibi olmayan insanlar, 'ben yazarım olum alayına yazarım' mantığıyla o x konusunda atıp tutmaktan geri kalmıyolar burda. maalesef.
ne entrylerin okunmaması, ne artılar eksiler, ne moderasyondakiler, ne eli s.kinde olan yazarlar, ne de başka birşey...sözlüğün en büyük problemi budur arkadaşlar. başka bişey değil.