biraz alıştıktan sonra o altyazı okumak yerine göz atmak haline döner. böylece beyniniz hızlı okuyup anlamaya çalışır. bir nevi hızlı okuma antrenmanıdır bu. diğer taraftan oyuncunun rolü, dublaj sanatçısının yeteneği ile birleşmektedir. kısaca muhteşem bir filmin ödül almış oyuncusunun bir filmini izlerken, vasat bir izlenim algıladıysanız, kişisel beğeni olmasının yanı sıra, suçu dublajdan alamadığınız duyguya ve hisse yormanız gerekir.
örnek vermek gerekirse, gerilim filminin içerisinde kapana kısılmış korkudan dudakları titreyen, çığlık atması muhtemel bir kızın içinde olduğu planı düşünün. tam o patlama anında oyuncu tüm gücüyle çığlık atmakta ve katilin bırakması için yalvarmakta. yalvarırken gözyaşları salyalarına karışıyor. ancak dublaj sanatçımız bu anı tam yaşayamıyor ve ciyak üstüne sesini titreterek bırak lütfen, yalvarıyorum bırak ühüü hüü repliğini okuyor. bir karşı tez de rahmetli alev sezer'in cehennem silahındaki mel gibson ve zor ölüm deki bruce willis i seslendirmesindeki ustalıkta yatar. ancak o öldükten sonra hiçbir mel gibson ve bruce willis dublajını seyredememişimdir.
kısaca filmi altyazı ile izleyemeyenlerin buna çabalamadan önyargı ile reddettiklerini ve tembellik ettiklerini düşünüyorum. konsantrasyon eksikliği ve göz bozukluğu gibi hastalıklardan dolayı izleyemeyenler de olabilir. ancak genel olarak yukarıdaki sebep en yaygın bahanedir.