havada durdum şahitlerim var

entry76 galeri
    22.
  1. Nazım Hikmet in bir şiirinden bir dize ki çok etkileyicidir.

    Karımın istanbul'dan Yazdığı Mektup



    Canım,
    Uzandığım yerde yazıyorum.
    Yorgunum pek.
    Aynada yüzümü gördüm, adeta yeşil.
    Havalar soğuk, yaz gelmeyecek.
    Haftada otuz liralık odun lazım,
    başa çıkılır gibi değil.
    Sofada demin iş görürken,
    battaniyemi aldım sırtıma.
    Camlar çerçeveler kırık, kapılar
    kapanmıyor,
    burda barınmamız imkansız artık,
    taşınmalı!
    Ev yıkılacak üstümüze.
    Kiralarsa pahalımı pahalı.
    Sana bunları ne diye anlatırım?
    Üzüleceksin.
    Derdimi kime dökeyim?
    Kusura bakma.
    Isınsa, iyice ısınsa ortalık ama,
    Hele geceler.
    Bıktım usandım üşümekten.
    Rüyalarımda Afrika'ya gidiyorum.
    Cezayir'deydim bir sefer.
    Sıcaktı.
    Alnımı bir kurşun deldi,
    bütün kanım aktı,
    ama ölmedim.
    Bana bir hal geldi.
    Çok ihtiyarladığımı hissediyorum.
    Halbuki biliyorsun,
    henüz kırkıma basmadım.
    Çok ihtiyarladığımı hissediyorum,
    söylüyorumda,
    söyleyince kızıyorlar,
    konferans dinliyorum herkesden.
    Her neyse bu bahsi kapat.
    Paraguay halk türkülerini çaldı radyo.
    Bunlar dikenli bir yaprağın üzerine
    aşkla, güneşle, insan teriyle yazılmış.
    Acıda, umutluda...
    Bayıldım Paraguay türkülerine.
    Adviye'den mektup aldım.
    Beni çok göresi gelmiş,
    Hiç unutamıyormuş....
    Şaştımda kaldım.
    Yıllardır,
    Sen memleketten gittin gideli,
    ne kapımı çaldı,
    ne bir haber yolladı hatta.
    Hatta sokakta karşılaştık.
    Bir bayram sabahı,
    başını çevirip geçti.
    En yakın arkadaştık!
    Ama arkadaşlık ağaca benzer,
    kurudumu,
    yeşermez artık.
    Ben cevap yazmadım.
    Neye yarar?
    Evime bile gelse şimdi,
    söyleyecek lakırdım yok.
    Düşmanlığımda yok elbet.
    Otursun güle güle,
    zengin bir koca bulmuş
    hastalıklı bir şeymiş adam
    manyağın biri.
    Halbuki Adviye ne canlı kadındır.
    Gidip baktım oğlumuza,
    Pembe, kumral, uyuyor mışıl mışıl.
    Yorganı açılmış, örttüm.
    Bir kara haberde verdi bu akşam radyo;
    iren Jolio Küri ölmüş.
    Yıllar var
    bir kitap okudumdu
    ölenin anısı üstüne yazılmış.
    Bir yerinde iki kız çocuğundan bahseder.
    -Satırlar gözümün önüne geldi-
    Sarışın iki Yunan heykeli gibi der.
    işte bu çocuklardan biri öldü.
    Bilmem ki nasıl anlatsam,
    büyük bilgin, büyük adam,
    ama şimdi lösemiden ölen
    O sarışın kız çocuğuda.
    Bu ölüm bana çok dokundu.
    iren Jolio Küri için
    ağladım bu akşam.
    Ne tuhaf,
    iren deselerdi, iren
    öldüğün zaman
    deselerdi,
    istanbul'lu bir kadın
    hemde hiç tanımadığın,
    ağlayacak arkandan, deselerdi
    şaşardı.
    Kocası geldi aklıma,
    bir mektup yazsam,
    başsağlığı dilesem
    diye düşündüm.
    Adresini bilmiyorum ama
    Paris, Frederik Jolio Küri desem
    gidermiydi?
    Birde Fransız yazarı öldü.
    Gazetede okudum.
    Adını bile duymamışsındır.
    Çok ihtiyardı zaten,
    üstelikte egoist,
    sinik,
    cenabet herifin biri.
    Herşeyle alay etmiş ömrü boyunca.
    Hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevmemiş,
    bir köpeklerle kedileri,
    ama yalnız kendininkileri.
    Mülakat vermiş ölmeden bir kaç gün önce.
    Ölümü alaya alıyor aklınca.
    Ama belli dehşetlide korkuyor.
    Resmide var.
    büyükannemizi erkek yap,
    tepesine bir takke koy,
    işte herif.
    Korkunç bir yalnızlık içinde
    sıska bir ihtiyar.
    O'nada acıdım
    Belki büyükannemize benzediğinden,
    belkide yalnızlığına.
    Acıdım.
    Aynı acıma değil elbet.
    Acıyorsun iren Küri'ye,
    çocuklarını düşünüyorsun, kocasını,
    ama daha çok dünyaya acıyorsun,
    büyük bir insan öldü diye.
    Sana bir müjdem var;
    Okumayı öğreniyor tembel oğlun.
    Epeyi söktü kerata;
    Tut, koş, kitap, kalem, çanta....
    Mükemmel değilmi?
    Her harfi birşeye benzetiyor;
    A bir evmiş,
    B göbekli bir adam,
    T bir keser.
    Ödüm kopuyor tembel olacak diye.
    Hep O'na iş yaptırmak istiyorum.
    Kız olsaydı kolaydı.
    Kadınların her yaşta
    her iş gelir elinden.
    Ama beş yaşında bir oğlan,
    ne becerebilir?
    Ah bir ısınsa havalar...
    Isınacak.
    Uzadıkça uzadı mektubum.
    Kendine iyi bak,
    bana hemen cevap ver.
    Beni unutma.
    Bana hemen cevap ver,
    akıllıdır Münevver,
    nasıl olsa ne yapıp eder,
    falan filan diye kendini avutma.
    Sensiz perişanım,
    beni unutma.
    Kendine iyi bak.
    Gözlerinden öperim canım.
    Güzel geceler.
    Kendine iyi bak.
    Bana hemen cevap ver,
    dertlerimi aklında tutma,
    unut.
    Beni unutma...
    .

    Nazım Hikmet Ran
    2 ...