kuran ı kerim deki matematik hatası

entry111 galeri video2
    15.
  1. islamın mirasla ilgili hükümlerini düzenleyen ayetler temel olarak Nisa suresi 11 ve 12. ayetlerdir. Bu ayetlerde mirasçıların hakları belli oranlar verilmek suretiyle düzenlenir. Aşağıda bu ayetleri veriyorum:

    Nisa / 11-12
    Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. ikiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
    Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.

    Bu ayetlerde verilen oranlardan yola çıkan bazıları kendi akıllarınca enteresan miras paylaşımı senaryoları üreterek islam'a ve Kurana saldırmaktadırlar. Konuyu bir örnekle açıklayalım: Bir adam ölür ve geride bir anne, bir baba, üç kız evlat ve bir de eş bırakır. Miras nasıl paylaşılacak? Bu örneği ortaya atan kişiler çözümü de (!) kendileri verirler: 1/6 + 1/6 + 2/3 + 1/8 = 1,125. Yani oran 1,0 dan büyük, o halde Kuran uydurma bir kitap!

    Benzer bir duruma ilişkin ilk problem Hz. Ömer zamanında ortaya çıkmış ve sahabeler bu problemi avliyye dedikleri bir yöntemle çözmüşlerdir. Bu yöntemin ne olduğunu anlatacak değilim, isteyen internette yöntemle ilgili kaynak bulabilir. Ancak bu yöntem inkârcıları (ve belki de bazı inananları) ikna etmemektedir. Onlara göre bu yöntem bir hileden başka bir şey değildir. Bu yöntem ilk başlarda benim de aklıma pek yatmamış ve ciddi bir şekilde Kuran'dan şüphelenmeme neden olmuştu.

    Aslında problemin kaynağı Kuranın bu ayetlerinde verilen oranları mutlak oranlar olarak kabul etmekten kaynaklanıyor. Yani örneğin 3 kız kardeş için verilen 2/3 oranı mutlak bir oran farz ediliyor. iyi de gerçekten öyle mi? Bu oranlar mutlak oranlar mı, yoksa bir tür tavan ya da taban değerler mi? Bu oranların mutlak olmadığını iddia etsek bile, buna Kuran'dan delil getirmediğimiz takdirde kimseyi ikna edemeyeceğimiz çok açık

    Bu amaçla öncelikle Nisa/11 ve Nisa/12 ayetlerini incelememiz gerekiyor. Bu ayetlerin sonunda yer alan ifadeler bu açıdan oldukça önemli: ferıdatem minellah ve vesıyyetem minellahSadece 2şer tane Arapça kelime! Bu ifadelerden yola çıkarak bu oranların mutlak olduğu kesinlikle iddia edilemez. Ancak buna rağmen bazıları örneğin A. Yusuf Ali ingilizce mealinde bu sabit oranlar Allah tarafından emredilmiş/belirlenmiştir şeklinde bir çeviri yapmış. Bu 2 kelimenin neresinde sabit oranlar lafzını gördü bilmiyorum, ona sormak lazım! Örneğin M.H. Shakir ferıdatem minellah ifadesini bu Allah'tan bir buyruk/düzenlemedir şeklinde çevirmekle yetinmiş. Yukarıya aldığım Nisa/11-12'nin Türkçe çevirileri ise Y. Nuri Öztürk'e aittir. Bu ifadelerle ilgili bir diğer nokta da şu: Her 2 ifade de verilen oranlardan hemen sonra gelmiyor. ilk ayette araya Babalarınız var, oğullarınız var diye başlayan 2 cümle giriyor, ikincisinde ise arada Kimseye zarar verilmemelidir şeklinde bir ifade mevcut. Şu halde Allahtan bir buyruk ya da Allah'tan bir görev olan şey nedir? Bu oranları sabit kabul edip aynen uygulamak mı? Babalar ve oğullar ve diğer mirasçılar arasında ayırım yapmayıp adaletli bir dağılım yapılmasına izin vermek mi? Bence ikincisi! Aslında bu emrin ne olduğunu anlamak için bu ayetlerin devamına bakmak gerekiyor.

    Kuran'da bu oranların sabit ya da mutlak olmadığına dair delil hemen bu ayetlerin devamında mevcut Surenin 13 ve 14. ayetleri aynen şöyle:

    Nisa / 13-14
    işte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. işte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır.

    Sınır kelimesinin ne anlama geldiği herkesçe malum. Aşılmaması gereken bir nokta, bir çit, bir değer Yani bu oranlar sadece birer sınır ve asıl olan bu sınır değerlerini aşmadan onlara yaklaşmak Dolayısıyla bu oranların mutlak olduğunu iddia etmenin hiçbir temeli yok

    Şimdi sorun şu: Yukarıdaki ayetlerde geçen emir kelimesiyle aşağıdaki ayetlerde geçen sınır kelimesi birbiriyle nasıl bağdaşır? Aslında yanıt çok basit: Allahın emri olan şey bu sınırlara riayet etmek! Bu sınırlara riayet etmek ise onları aşmamak ve onlara mümkün olduğunca yaklaşmak ile olur. Yani emrin ne olduğunu anlamak için önce aşağıdaki ayetlere bakmak ve sonra dönüp emri buna göre değerlendirmek gerekiyor. Kısacası Allahın emri olan şey mirasçılar arasında ayrım yapmayarak verilen oranları birer sınır olarak alıp bunlara uymak! (Ama sonuçta bunların sınır olduğunu unutmamak şartıyla!)

    Bu sınır olgusunun bu şekilde ifade edilmesinin de bazı sebepleri var: Örneğin 2den fazla kadın ise 2/3 olarak verilen oran, en fazla 2/3 ya da e kadar olarak verilebilir ve böylece bunun bir üst limit olduğu açıkça ortaya konabilirdi. Ancak bu durumda neler olacağını tahmin etmek güç değil. Bu tarz bir ifadeden istifade eden birileri mirasçı 3 kıza 2/3 oranında pay vermek yerine 1/10 ya da belki hiç pay vermeyebilirdi. Dolayısıyla Nisa/11 ve 12de en fazla 2/3 ya da 2/3e kadar tarzında ifadelerin kullanılmaması anlamlıdır.

    O halde asıl olan bu oranlara mümkün olduğunca uymaya ve yaklaşmaya (!) çalışmaktır. Ancak sonuçta bunlar bir sınırdır. Yani mutlak oranlar değildir. Matematikteki limit kavramının buna çok benzer olduğunu bilenler bilirler. Bilmeyenler bilenlerden sorsun öğrensin!

    edit:edit
    4 ...