acil servisteydim kız kardeşimin kayınvalidesinin tansiyonu fazlasıyla yükselmiş apar topar hastaneye götürmüş onu. yakınlardayken ben de gittim yanlarına ki ben bahsi geçen kayınvalideyle kavgalıydım.
sonra tek başına sedyede yatan çevresinde kimse olmayan yaşlı bir adam gördüm. göz göze geldik; sanki konuşmak için birilerini arıyordu gözleriyle, yanına yaklaştım "kızım bana oksijen vereceklerdi, gelen giden yok" dedi. bir görevliye yaklaştım, amcanın yardıma ihtiyacı olduğunu söyledim. "amca kimsen yok mu" diye sordum. sustu sadece. o susunca ben de sustum... sonra bir ara bir sigara içmek için dışarı çıktım, dönerken kapının önünde aynı amcayı gördüm ayaktaydı bu sefer, omuzları yılların verdiği sıkıntılarla çökmüş, sırtı kambur... yalnız değildi bu sefer. azıcık mutlu olacaktım en azından yalnız değil diye. fakat azarlanıyordu "ben sana kaç kez söyleyeceğim, işim gücüm var" diye bağıran bir ses. belki gelini diye düşündüm. "sen uzan, birazdan kan alacaklar ben gidiyorum" dedi aynı ses ve amcayı bir sedyenin oraya bırakıp gitti. uzanmasına bile yardım etmeden. amcanın rahatsızlıklarını öğrendim kendisinden ve onu azarlayıp giden sesin sahibinin amcanın kızına ait olduğunu. sabahın 9'unda gelmişti hastaneye ve ben hastaneden çıkarken saat akşamın 8'iydi ve daha uzun saatler orada yalnız kalacaktı.
hayat ibne değil insanlar ibne. özellikle yaşlı başlı insanlara karşı daha ibne.