türklerin yeni bir dinle karşılaşır karşılaşmaz "aaa bu ne güzel din lan" deyip dinlerini değiştirecek kadar yavşak ve kaypak bir halk olduklarını düşünen ilginç. bu konuda hikmet kıvılcımlının türklerin müslümanlaştırılması ve germenlerin hristiyanlaştırılması arasındaki benzerlikleri anlattığı bir kaç yazısı vardır. ayrıca da koskoca "nasıl müslüman olduk" isimli erdoğan aydın kitabı bulunmaktadır.
teorik olarak randomfool proof olan ama işte, zinde güçler tarih okuyucusunun ve de ortalama bir müslümanın anlayamayacağı çok basit bir durum var.
ortalama bir ateist senin; kanıt olarak sunacağın şeylere ayet-hadis-sünnet inanmıyor. zaten rededilen burada bunların gerçekliği. gerçekliğinin olmadığı söylenilen bir şeyin gerçek olduğunu kanıtlamak için yine o şeyi ortaya koymak; ad hominem bir argüman ama tabi müslümana müslüman propagandası olarak işe yaramadığı da görülmüş şey değil.
öte yandan fetoş hakkında sayfalarca entry girilmiş durumda ve bunlardan bir çoğu da bu kara kanatlı cehalet efendisinin yapıp ettiklerine dair verilen bilgilerden ibaret. en basitinden (bkz: #5478550).
etienne çok ilginç bir kişilik.kendi ortalamalığının (ikincisi tek l); farkında olmadan; diğer insanlar hakkında atıp tutmakta bir beis görmüyor. görmemekle de birlikte kendisi hakkında hiç küfür yazılmamış olduğu halde; yine her ortalama avam gibi küfrediyor; hakaret ediyor ve bunların karşılığında öncesinde kendisine hakaret edildiğini iddia ediyor. sonrasında da dayak yiyince abilerini çağıran her avam gibi bu sefer de tutup, sözlük yönetimini çağırıyor. zaten çağırmadan evvel de pek sevgili sözlük yönetimi tadında hafif bir farkıma varınız tadında göz süzmeler eşliğinde.
tüm bunların sonucunda psikolojik olarak çözmenin pek de zor olmadığı etienne kişisi, bilinen en basit tanımı ile nefreti ile yazıyor. onu besleyen; okuduğunu anlamamasına sebep olan; karşısındakini dinlemeyen; karşısındakini hayvan-aptal-akılsız-okuma yazma bilmeyen diyerek (bir sözlükte yapılacak en kolay aşağılam şekli aslında) hakaretlere tabi tuttuktan sonra da kendisine hakaret edidiğini varsayıyor.
uyandırmak lazım.
birincisi; bu sözlük ya da diğer sözlükler tdk sözlük hariç; hiçbirisi doğru olanın yazıldığı, sayfalarında yalnızca doğru olanın yazıldığı iddiasında değil. olamaz da. bu sebeple de kimse yazdığı hiç bir şey için kanıt göstermek ve onu ispatlamak zorunda değil. çünkü öncelikli hakkı olarak; doğruyu yazmak zorunda değil. çünkü tamamen ve sınırsızca subjektiflik isteniyor yazarlardan. herhangi bir olay/olgu/kişim/kurum hakkında objektf bir bilgi istenmiyor. bu subjektiflik karşılığında vaad edilen de başka subjektifliklerin de okunabilmesi. sadece subjektifliğin talep edildiği yerde kimse kanıt istemez.
bu açıdan etienne kişisinin; "hayır amaağ ben kabul etmiyoüum sizin sölediklerinizi; kanıt getirin kanıt" demesi, hepimizin maskelerimiz ile yeralıp doğruyu söylemek ile yükümlü olmadığımız bir çerçevede eğleniyor olduğumuz gerçekliğinde sike sürülecek bir talep değil.
internet ilginç bir şey. ilginç bir yer. etienne örneğinden hareketle; belki de hayatında boyunca hiç bir şekilde aynı ortamda bulunamayacağı etienne'den kat kat üstün bilgili bilge değerli kişilerle aynı yerde yazma, bulunma, yazdıklarını okuma şansı buluyor. ya da tam tersi belki de etienne'den çok çok aşağı kültürde bilgisiz ve cahillerle yazma; yazdıklarını onlara okutma şansıda buluyor.
bunun farkındalığının içselliğinde anlamsız ama eğlenceli bir hayat bulmak yerine; nefretle ve cahil cesaret ile yazıyor da yazıyor.
sözlük denilen ucubenin yüreğimizde, yaşamımızda bize yaşattığı bir kaç saatlik eğlence. başka bir talebimiz yok sözlükten. yoksa etienne ile uğraşılaksa; onun gibi binlercesi sokaklarda.
tanım : çölün kumu devesi ve kendi bokundan başka bir şey bilmeyen bedevisinin hayranlığı ile dopdolu, hayırlı günler dilediğim; şaka gibi yazamaz.