kızlarına kıyamayan, incinmelerinden ve bir gün kızlarının kendilerinin hiç tanımadığı bir adam için ben onu seviyorum deyip çekip gitmelerinden (bkz: evlilik) , sonrasında mutsuz olma ihtimallerinden bile deli gibi korkan babalar ile çok kıymetli kızları arasında yaşanan diyaloglardır.
aileden bir çift boşanmaya karar vermiştir. baba-kız konunun tartışıldığı evden çıkmış, arabaya binmişizdir. normalde kızının adı ile evlilik lafını aynı cümle içerisinde bile kullanmayan baba kızı ile yalnız kalmış olmayı fırsat bilerek, yüzüme de bakamadan hızlıca konuşmaya başlar:
- görüyorsun değil mi kızım? etrafta düzgün insan kalmadı, herkes piskopat.** evlenme. (bkz: ağzındaki baklayı çıkarmak)
+ hahahaha. ben mi? ay ben ne evlenicem? ben mezun olup, iş bulup, arabamı alıp gezicem vallahi.
bu cümle içerisinde babanın bütün tabuları yıkılmaktaydı çünkü baba kızının istanbul gibi trafiğin keşmekeş olduğu bir şehirde trafiğe çıkmasını istemeyen, aynı zamanda çokça gezmesinden de taraf olmayan bir babaydı ama kızını evlendirmemek uğruna ya rab ne tabular yıkmaktaydı...*
yine babamdan geliyor:
ailece denize gidilmiş, teknede kurulan sofrada oturulmaktadır.
halam : ben oğlumun nişanını burada, teknede yapıcam.* altıncı gözün nişanını da burada yaparız artık. tabi hava güzel olursa...
babam* : fırtına geliyor fırtınaaa... **