michael jackson

entry1468 galeri video22
    555.
  1. dünyanın en ama en talihsiz insanı.

    bir insanın etrafında hayranlarından başka onu sevip, ona güvenen hiçbir insan olmaması nasıl bir duygudur?

    35 yıldır belki de bu dünyada tv'nin ulaştığı her yerde tanınıp sevilen gerçek bir müzik yıldızının az bilinen, irdelenmeyen dramatik yaşam öyküsünü artık o bu dünyadan ayrıldıktan sonra biraz olsun irdelememiz gerekiyor.

    belki de ilk defa onun muhteşem sanatına değinmeden sadece insani bir michael jackson analizi yapmaya çalışacağım bu entryimde. etrafındaki sahtekarları, ömrü boyunca uğraştığı hastalıkları, yalancı medyanın iftiraları vs. vs...

    1958'in sıcak bir ağustos günü gary-indiana'da dünyaya gelen, afrika kökenli bir ailenin 9 evladından yedincisidir michael. babası joe jackson fırsatlar ülkesi amerika'da bir şekilde yırtmanın planlarını yapan, hırslı ama başarısız bir müzisyendir. bu amaç uğrunda küçük yaştaki çocuklarını da kullanmaktan kaçınmaz. esasen jackson ailesinin ilk kurduğu müzik topluluğunda michael henüz yoktur. onun müziğe ve dansa olan olağanüstü yeteneği kısa bir süre sonra keşfedilecektir.

    işte michael jackson'ın ve dolayısıyla dünya müzik tarihinin gidişatını değiştiren süreç bu yeteneğin keşfedilmesi ile başlar. hiç şüphesiz michael tanrı tarafından bu dünyaya şarkı söyleyip dans etsin diye gönderilmiştir. daha önceki hiçbir örnekle kıyaslanamayacak kadar mükemmeldir. ancak unutulmaması gereken birşey vardır ki o daha 5 yaşında bir çocuktur. ruhsal gelişimini tamamlayabilmesi için yaşıtları gibi oyun oynaması, okula gitmesi, bir çocuğun yapacağı aktiviteleri gerçekleştirmesi gerekmektedir. ancak o bunları yapamaz. michael jackson 5 yaşındayken 40 yaşındaki gibi davranmak zorunda bırakılmıştır. fakat acımasız ve anlayışsız dünya onun 40 yaşına gelince 5 yaşındaki gibi davranmasını yadırgamıştır. yaşayamadığı çocukluğuna özlem duyan bir müzik yıldızının tuhaf davranışlarının altındaki psikolojik nedenleri sorgulamak kimsenin aklına gelmemiştir.

    şarkılarıyla döneminin yıllarca ilerisinde olan dahi bir müzik adamının, dış dünyada kendini ifade etme zorluğu çeken, utangaç bir çocuk gibi davranması bilinçaltından bir türlü çıkartıp atamadığı kötü çocukluk anıları ile ilgilidir. belki babasının bu baskıcı ve zorba tutumu onu mükemmel olmaya zorlamışsa da jackson'ın hayatından çok memnun olduğunu gösteren hiçbir beyanatı yoktur. şüphesiz ki babası olmasa o gene müzik yapacaktı ama belki şu anda hala aramızda olan klasik şarkıların sahibi ağır bir sanatçı olacaktı. nitekim en sevdiği şarkısının smile olması bize bu konuda biraz ipuçları veriyor.

    jackson kötü geçen çocukluk günlerinin dışında, hayatı boyunca sağlığı ile ilgili de onlarca problem yaşadı. 1978 yılında bir provada düşüp burnunu kırması ile estetik ameliyatlar süreci başlamış oldu. 1984'de pepsi'nin reklam çekimlerinde saçları yandı ve o günden sonra başının sol tarafından bir daha hiç saç çıkmadı. 80'lerin ortalarından itibaren michael'ın derisinin çeşitli bölgelerinde beyazlaşmalar ortaya çıktı. bu daha çok siyahilerde görülen bir tür hastalık olan vitiligo belirtileriydi. ilk önceleri makyajla kapatmaya çalıştığı beyazlıklar büyük boyutlara ulaşınca yapılabilecek tek şeyi yaptı ve deriye renk veren pigmentleri bir operasyon ile yok etti. bu medya tarafından dünyaya jackson'ın köklerinden utandığı şeklinde lanse edildi. amerikalı anglo-saksonlar, dünyanın en çok tanınıp sevilen insanının bir siyah olmasını kabullenemediler. onunda beyazların üstünlüğüne inandığını ve bu yüzden derisinin rengini değiştirdiği iddiasını dünyanın en çok inanılan yalanlarından biri haline getirdiler.

    dünyaya derdini sadece şarkılarıyla anlatabilen jackson'ın bu iftiralara cevabı black or white oldu. 1993'te katıldığı bir show programında -ki sunucusu opprah winfrey di- ''ben siyah bir adamım ve bundan gurur duyuyorum'' dese de bu açıklama medya tarafından dünyaya hiç yansıtılmadı. aynı yıllar michael jackson fenomenine vurulan en büyük darbenin, çocuk tacizi iddialarının yine kilisenin izniyle medya tarafından kendisine yöneltildiği zor yıllardı. çünkü michael jackson kendisini de bir çocuk olarak gördüğü için onlarla vakit geçirmeyi, oyun oynamayı çok seviyordu. tüm dünyada yoksul ailelerin çocuklarına milyonlarca dolar yardımlar yapmıştı. we are the world, heal the world gibi şarkılarıyla tüm dünya çocuklarının sorunlarına el atmaktan bahsetmişti. dangerous albümündeki gone too soon isimli şarkısında 1990 yılında kanserden ölen bir çocukla birlikte çekilmiş görüntüleri vardı. özetle çocuklar üzerinden ona yapılan bu iğrenç saldırı ona vurulan en büyük ve en yıkıcı darbe oldu.

    iddia sahibi evan chandler adında gözünü para hırsı bürümüş başarısız bir diş doktoruydu. çocuğu jordie'nin çeşitli zamanlarda neverland'e geldiğini ve burada michael jackson'ın tacizlerine uğradığını söylüyordu. ancak tuhaf olan bir husus o günlerde çocuk michael'ın böyle birşey yaptığını söylemiyor, onun gerçekten çok iyi ve yardımsever birisi olduğunu söylüyordu. evan muayenehanesinde çocuğunu küçük bir operasyon yaptıktan sonra çocuğun görüşleri değişmeye başladı. mahkeme süreci başlamıştı ve konunun gündemde kaldığı her gün jackson için ızdırap verici oluyordu.

    işte bu süreçte jackson kimine göre suçluluğunu, kimine göre masumiyetini ilan eden, o çok tartışılan hareketini yaptı. çocuğun ailesine 20 milyon dolar vererek konunun kapanmasını sağladı. bu hareket geniş kesimler tarafından jackson'ın suçunu kabul etmesi olarak algılansa da aslında onun masumiyetini ilan eden olaydı. çünkü çocuğu cinsel tacize uğramış bir ailenin para karşılığında bunu yutması, bunu yok farzetmesi düşünülemez. jackson onlara para verip susturarak bu kötü insanların amacının sadece kendisinden para koparmak olduğunu ispatlamış oldu.

    ancak her ne kadar konu kapanmış olsa da michael jackson için bir daha hiç birşey eskisi gibi olmadı. öte yandan sağlığı ile ilgili sorunlarda iyiden iyiye kendini belli ediyordu. onu ölüme götürecek olan ilaç bağımlılığının bu ilk taciz iddiaları ortaya atıldığı zaman başladığı söylenir.

    1995 yılında history ile 4 yıllık aradan sonra yeni bir geri dönüş yapan jackson albümünde tamamen politikleşmiştir. sert ve anlamlı sözler içeren şarkılarının en başında geleni şüphesiz ki amerika da yahudi karşıtlığı da yaydığı iddia edilen they don t care about us'tır. başarılı bir albüm olarak jackson ın diskografisinde yerini alan history den sonra 97 yılındaki blood on the dance floor single ı dışında ilk stüdyo albümünü 2001 yılında yayınlar. invincible gerek sony music ile olan anlaşmazlıklar gerekse internetin müzik endüstrisine vurduğu darbe nedeni ile jackson standartlarının çok altında bir satış seviyesinde kalır. özel hayattaki çöküş süreci müzik hayatına da yansır. birçok yorumcuya göre jackson ikibinli yıllara ayak uyduramamıştır. ancak unutulan bir nokta; onun her zaman çağının ötesinde bir sanatçı olduğudur.

    başarısızlıklarla birlikte özel hayattaki garipliklerde artmaktadır. uçuk harcamalar jackson'ı bir borç batağına sokmuştur. etrafındaki hemen herkes onu bir para makinesi olarak görmektedir. güvenebileceği hiç kimse yoktur. muhasebecisi, avukatları ve ölüm sürecinde gördüğümüz üzere doktoru bile bir sahtekardır. bir keresine kendisine yakın bulduğu bir kimseye ''oh mike ben çok ama çok yalnız bir adamım'' dediği ve ağladığı söylenir. gerçektende hayatta hayranlarından başka güvenebileceği hiç kimse yoktur.

    2003 yılında ingiliz gazeteci martin bashir e vermeyi kabul ettiği röportaj jackson için sonun başlangıcı olmuştur. muhteşem bir montaj harikası olan röportajda bashir bir dostluğu kişisel çıkarları için kullanmış ve yanında son derece sevecen durduğu jackson'a montajlayarak sunduğu belgeselinde adeta bir ruh hastası muamalesi yapmıştır. baştan sona dezenformasyon kaynağı olan belgesel belki de jackson'ın hayatı boyunca yaptığı en büyük hata olmuştur.

    2003'ten 25 haziran 2009'a kadar olan süreç tam bir dram filmidir aslında. maddi sıkıntılarda yaşamaya başlayan jackson bir ara bahreyn'e yerleşir. müslüman olduğu dedikoduları yayılır. yüzündeki değişimler artık içinden çıkılamaz boyutlara ulaşmıştır. cilt kanserine yakalandığı söylenir. iyice zayıflamıştır. tekerlekli sandalyedeki fotoğrafları yayınlanır. tam da böyle bir sürecin sonunda hayranlarına son bir veda için ''this is it'' turnesini kafasına koyar. 10 konser olarak düşündüğü turne yine çevresinde kan emiciler tarafından 50 konsere çıkartılır. ancak michael artık 51 yaşındadır, iyice zayıflamıştır ve yaklaşık 13 yıldır hiç konser vermemiştir. turne zamanı yaklaştıkça içini sıkıntılı bir heyecan kaplamaktadır. londra da yapılacak konserlerin biletleri satışa çıkar çıkmaz yarım saat içerisinde tükenmiştir. hayranları sabırsızlıkla onu beklemektedir. ancak yapılan tıbbi müdahaleler bunun tersini söylemektedir. jackson'ın bu süreci taşıyacak fiziki gücü yoktur. bunun için 8 temmuz daki ilk konserden sonra diğer konser serisi mayıs 2010 ve ilerisi tarihlere ertelenmiştir.

    işte tam böyle bir zamanda jackson'ın aşırı dozda ilaç kullanımına bağlı kalp yetmezliğinden aramızdan ayrıldığı söylendi. dünya son 35 yılına en çok damga vuran sanat adamını kaybetmişti. ölümünün yarattığı ilk şokla birlikte dünya genelinde, bilinen en az 12 hayranı intihar etti. bütün dünya belki de ilk defa bu kadar ortak noktalarda buluştu. belki de ilk defa los angelaslı çocuklar ile vietnamlı çocuklar aynı şeye ağladı. çünkü michael jackson hiçbir tarafa, hiçbir gruba ait olmayan bir fenomendi.

    siyahiydi ama beyazdı da, cinsiyetsiz gibiydi, zengindi ama fakir bir ailenin çocuğuydu. özetle jackson herkesin kendisinden bir parça bulabileceği evrensel bir insandı. aşağıda vereceğim linki incelerken gözyaşlarınızı tutmakta zorlanacak ve bir insanın aynı anda nasıl hem bu kadar özel hem de bu kadar talihsiz olabileceğini anlamakta zorlanacaksınız...

    http://floacist.wordpress...o-photos-michael-jackson/
    11 ...