ihtiyar, sopasını gencin burnu dibinde sallayarak bağırıyordu: bak. sakalıma bir bak. seksen tane yılcık geldi, benim bu beyaz sakalıma kondu; ama bu kolozu solozu ilk senden duydum. nedir bu koloz moloz dediğin ? de hele bakayım !
berber hasan, hala tatlı tatlı gülerek ihtiyara yaklaştı : vazge dede, nene gerek kolhoz senin ? sen ...
- büyüklerin lafına karışma sen, kafanı kırarım.
...
genç : kolhoz dedikleri, kollektivnoye hozaystvo'dur dedi.
konuşmayı kenardan dinleyenler, kahkayı bastılar.
çilingir : bunların zırvalarını biz biliriz, dede ! evvelce zemelstvo vardı, naçaistvo vardı, şimdi de hozaystvo ! ama rus rustur. yalnız rengi değişti zırvaları aynı !
sonra birden gence döndü, yumruğunu burnuna uzatarak bağırdı :
- toprağıma girmek isteyen pezevenkleri öyle bir zırvalatırım ki geldiği yeri bir daha bulamaz. anladın mı, bebek ?