HAYATIN iÇiNDEN
ilk olarak 1966 yılında girdi televizyon hayatımıza, o zamanlar insanlığın en büyük icadıydı.Herkesin evdeki sinemasıydı.Radyonun resimli haliydi.Ekrandakiler bizi de görür korkükusuyla evde rahat oturamadık ama olsun.isyan etti sonradan şimdi filmlerinin çoğu sahnesini saçma bulduğumuz eski sinemalar.Dallasın birer bağımlısı olduk.Suelına hep çok kızdık,dizinin etkisini üzerimizden atana kadar bize her kötülük yapana ne kadar ceyarsın dedik.Yıllar geçtikçe sohbetlerin değeri kalmadı hiç komşuluklar unutuldu,karagöz ve hacivat tarihe karıştı.akşamları izledimiz diziler muhabbet konusu oldu.2000li yıllarda hüküm süren mafya dizileri okullardaki şiddetin birirci nedeni haline geldi.Onlardan geriye sadece seni asarım,keserim ,racon gibi kelimeler kaldı.Sevgili edebiyatçılarımızın romanlarını okumak yerine onlaın zamana uyarlanmış deli saçması dizilerini izledik.Reşat Nuri GÜNTEKiNE ,Halit Ziya UŞAKLIGiLE yazık ettik.O insanların bu eserleri verirken neyi anlatmak istediklerini bir türlü anlayamadık.Kitaplara aşık olacağımıza televizyon kumandalarını sevdik biz.Bütün bunlar yetmezmiş gibi evlilik denen kutsal kurumu saatlerimizi alan izdivaç programlarına sığdırdık dalga geçeresine.AH ŞU iNSANLAR BiR DE FARKINDA OLSALAR.