bu mesleği icra etmeyi alışkanlık haline getirmiş birine rastlamıştım günün birinde...
havalar sıcaktı... tipik bir yaz günüydü, çölde dolanan bir bedevi misali, su.. su.. su aramaktaydım. yürüdüm, yürüdüm ve bir lokantaya vardım. garsondan bir adet kutu kola istedim, siparişi beklemekteyim, lokantanın bahçesinde.
derken yanıma dilenci kılıklı biri yanaştı. yaklaştıkça dilendiğini ve para istediğini anladım. bu kırk beşli yaşlarda, sakallı, yırtık paltolu bir herifti. yanıma yanaştı ve benden para istedi.
param yoktu, "yok abi" dedim, içimi burkarak, acımıştım adama. adam çaresiz yürüdü, neden bilmem bir süre sonra tekrar yanaştı yakınlarıma, anlaşılan dişine göre bir av bulmuştu. av diyorum, çünkü bu sefer onun dilenciliği meslek edindiğini anlamıştım..
adam yakınımdan geçerken paltosu açıldı, zaten neden yazın ortasında palto giyilir ki, paltonun alt cebinden şarap şişesi, bana doğru, pişkin pişkin sırıtıyordu...
başka teyzeler, para verdiler adama, pişmanım sözlük, teyzelere o adam bir dolandırıcı demediğime...
(bkz: sözlük yazarlarının pişmanlıkları)