bu hayvanları kullanarak yapılan çalışmalarla çaresi bulunabilecek bir hastalıktan sadece bir insan bile kurtarıbilirse, o değilse de torununun filan bütün bu fareleri, tavşanları bu azaptan kurtaracak bir icat yapabilecek bir veteriner, bilim adamı vs. olabilme ya da en azından genel olarak bunu sağlayacak teknolojiye, bir şekilde; belki de sadece tüketici olarak ekonomiyi destekleyerek de olsa katkıda bulunma ihtimali var. ama tavşanların, farelerin evrim geçirip bunu yapabilecek hale gelmesi biraz uzun sürer takdir edersiniz ki. yani; kabul etmek itici gelse de (bkz: ibrahim tatlıses), pratikte insan hayatı daha değerli, asıl önemlisi tavşanlar açısından da böyle bu; insana yapılacak yatırım o hayvanı olmasa da uzun vadede o hayvanın belki bütün türünü kurtarabilir. o insan hayvanların hitleri* de olabilir filan demeyin genel olarak insanlığın sosyo-kültürel açılardan ilerlemekte olduğu, ilerleyeceği ön kabulüyle yazıyorum.
sadece prensip olarak buna karşı çıkmak insani bir değer olarak görülüyorsa da; toplamda gelir gider tablosuna baktığımızda bu insani prensip yüzünden asıl korunmak istenenlerin daha fazla zarar görmesi mümkün. o yüzden prensiplerimizi, vicdani mastürbasyonla değil hesap kitap sonucu belirlemeliyiz. yani korunmak istenen şey tavşandan çok insanların kendi vicdani rahatlıkları, unicef kartı almak gibi filan...
özetle; mesele aslında evet, basitçe "insan mı, tavşan mı?" meselesi ve yanıtı insan. ve aklı başında bir tavşan da aynı şeyi söylerdi eminim. (not: bu son cümlede espri yaptım)
edit; yanlız tabii ki hayvan var, hayvan var... hayvanların acıyı algılayabilme seviyelerine göre bi hiyerarşiye konulması gayet mantıklı: (bkz: fahri omurgalılar)