kardeşimi öldürünce böyle düşünecek miyim?
benim mehmet'lerimin anaları ana değil miydi?
kardeşi, bingöl'ün genç ilçesinde askerlik yapan biri olarak, siz, o klavye başından beylik laflar salladığınız evlerinizde oturup tv izlerken, tv'nin altından "bingöl'de 3 şehit" haberi geçtiğinde, benim evimde oluşan derin sessizliği, bir an oluşan hiçlik duygusunu, elinizi kolunuzu nereye koyacağınızı bilememenin verdiği o hissiyatı, bilmezsiniz.
arka fonda acılı bi şarkı eşliğinde şehit analarımın görüntüsünü en fazla 3 dakikalık gösteren haberlerin, hemen peşinde magazin haberlerine bağlandığı kadar kısa sürer sizin yasınız.
bilemezsiniz, ama konuşursunuz.
benim askerimin anasına da, diğer anaya da, hiç boktan yere, ne olduğunu dahi bilmeden, kimilerince ya da bizzat birilerinin isteği uğruna, camı olmayan evlerden haber gelir bazen.
aha dersin yine olan analara oldu.
ve sonra görmeyince kardeşin adını şehitlerin arasında derin bi ohh çekersin kendince.
hangi evin içine kor düştüğünü bile aldırmadan, bencilliğin tavan yaparak.
sonra gelir aklına,
benim yüreğime değil ama kimbilir hangi ananın yüreği yangın yeri, dersin.
kim ölürse ölsün analar ağlar en çok der, içlenirsin.
ve kim ölürse ölsün ana da ölür oğluyla beraber, bilirsin.
güç, intikam, para, pul ya da olmadı toprak uğruna çıkan her savaşta, para etmeyen şeylerini ilk ateşe atar idolojisi büyük büyük olan kocaman devletler...
süvariler, atlılar, ya da helikopterliler
alayı paradır bunların...
en iyisi sen, yine ne için bile savaştıklarını bilmeyen piyonları sür öne,
nasılsa para etmez büyük devletler için, askerler...
iki üç fil tepişecek diye topraklar üzerinde,
boktan yere canı yanan onca ananın gözyaşıyla, mezarlıklarda büyüttüğü çimlerin hürmetine,
orospu dediğiniz fakat dünyadan bi haber olan bu lanetli topraklar üstündeki tüm annelere,