bir bilim adamının bütün özelliklerine sahip. kendisine söylenenleri kabul etmemiştir. test etmiştir; doğruluk süzgecinden geçirmiştir. başına ne geldiyse gerçeği aradığı için gelmiştir. yoksa şimdi yüksek bir bürokrat olabilirdi. chpli mhpli akpli bir bürokrat... başka fırsatları da vardı: kürdistan'da belki siyasi anlamda öcalandan daha fazla söz sahibi olabilirdi. çünkü beşikçi hoca bu işlere başladığında abdullah öcalan daha çocuktu. ama beşikçi'nin işi siyaset değildir. beşikçinin işi bilimdir. yüzlerce insana açık mektup yazmıştır. bilim adamı bulduklarını paylaşmak, var olanı sorgulamak köşeye sıkıştırmak ister hele ki bulgularıyla resmi ideoloji ters düşüyorsa.
bu adam bir kurşun sıkmadı. bir cana kıymadı. kimsenin canını yakmadı. ama 17 senesini aldı tc onun. 17 sene...
bu adamın yazdığı mektuplar okunduğunda ne kadar sağlam bir karaktere sahip olduğu görülür. isviçre yazarlar birliği başkanı beşikçi hocaya durumunu sorduğunda beşikçi hoca için tc makamlarına mektuplar yazdığında beşikçi hoca meslektaşına cevaben "beni bırak! bir yazarın özgürlüğü bir halkın özgürlüğünden daha önemli değildir" diye noktalar mektuplarını. ki o halk beşikçi'nin mensubu olduğu halk bile değildir. herkes bilir ki beşikçi türktür.
daha kürt halkını tanımayan cahiller beşikçi'yi ne bilsin! o beşikçi'yi yargılayan hakimler ki başka bir davadan sanık yakınlarından milyonlarca lira rüşvet alırken yakalanmışlar ve tc adaletine bakın ki beşikçi'ye verdikleri 10 yıl hapis 5 yıl sürgün kararına rağmen; hakimler 8 yıl gibi bir süre cezaya çarptırılmışlardır.
yani bilim adamına bilimsel araştırma yaptığı için 10 yıl hapis verenler, rüşvet aldıklarında 8 yıl cezaya çarptırılıyorlar.
sözün özü: "ben devrimciyim" diyenlerin, "ben kürdüm" diyenlerin "ben demokratım" diyenlerin zihnimizdeki karakolların yıkılması isimli kitabı başta olmak üzere tüm kitaplarını anlaması gerekir.
bugün kürtler türklerle beraber yaşama isteği gösteriyorsa bu, beşikçi ve beşikçi gibi türklerin sayesindedir.