-Hey, sen de kimsin, nöbetçi falan değilsin ya?
-Nöbetçi mi?.. Zebaniye benzer bir halim var mı sence? Gerçi evet, bu yeşil tişörtten nefret ediyorum!
-Kusura bakma, biraz gerginim de.
-Aldırma.. Kimsin sen, neden öyle koşuşturup duruyorsun?
-Buradan kaçmaya çalışıyorum da…
-Şu üç yüz metrelik duvarlara rağmen mi?
-Yok canım, o kadar var mıdır sence?.. Ben en çok iki yüz elli diye hesaplamıştım.
-Söylesene, neden burdasın?
-Cinayetten. Sekiz kişiyi vahşice boğazladığım iddia ediliyor.
-Boğazladın mı?
-Sana açıklama yapmak zorunda mıyım!
-Hayır… Kaçabileceğine gerçekten inanıyor musun?
-Kaybedeceğim bir şey yok ki. Üç yüz milyon yıl verdiler. Üstelik paraya çevireceklerini de hiç sanmıyorum!
-Üç yüz milyon mu? Desene ben burada misafir sayılırım… Ne kadarını çektin peki?
-Ne kadarını mı?.. Hımm.. dur bakayım.. şimdi saat kaç?
-On iki.
-Demek kii.. beş dakikadan biraz fazla olmuş… Tanrım, buradan asla çıkamayacağım… Sen ne günah işledin?
-Banka soydum.
-Bir de utanmadan söylüyor musun?!
-Ne?.. Biraz kurbanlarından söz etmeye ne dersin?
-Ben manyaktım. Ne yapmamı bekliyorlardı? Dünyayı nükleer silahlardan arındırma mı!
-Sigaran var mı?
-Dur bir dakika! Bu benim taktiğim. Kurbanlarımın hepsine bu şekilde yaklaştım.. Sen bunu nereden biliyorsun?
-Hiiç.. iki gündür sigara içmedim de. Buralarda açık bir büfe var mı?
-Bu saatte mi?
-Haklısın, boş ver! Eee, kaçış planından söz etsene biraz.
-Dinle bak, kapıdaki nöbetçiye yavaşça yaklaşıp sigarası olup olmadığını soracağım vee…
-Evet?
-Şeyy, şimdilik bu kadarını planlayabildim.
-Çok etkilendim… Korkunç bir hayal gücün var. Peki buradan çıkabilirsen nereye gideceksin?
-Ne fark eder ki, burası olmasın da!
-Sakın bize gitme. Karımın suratını görsen ilk uçakla geri dönmek istersin. Üstelik bulaşıklar da bir haftadır yıkanmıyor!
-Biliyor musun, aslında dokuz kişiyi öldürmeyi planlamıştım.
-Ne.. neden öyle bakıyorsun bana?.. Ben zaten ölüyüm, unuttun mu?
-Umurumda değil, hem o bankada benim de paramın olmadığı ne malum?
-Çek ellerini üzerimden. Adam başına nerdeyse 30 milyon yıl veriyorlar! Yerinde olsam bunu bir düşünürdüm.
-Seni duyamıyoruuum.
-Kaçmana yardım edebilirim.
-Nasıl?
-Bilmiyorum, bir şeyler düşünürüm… Bir banka soydum, bunu yabana atma!.
-Acele et, buradan çok sıkıldım, eve gidip biraz televizyon izlemek istiyorum.
-Boğazım sıkılırken iyi düşünemem.
-Pekala, bıraktım işte.. Ne yapacaksın?
-Dinle, şeytan çok yakın arkadaşım. Belki o bir fikir verir. Hem buraları avucunun içi gibi biliyor.
-Olmaz, ona güvenemem. Son anda kazık atar.
-istersen şöyle yapalım.. Ben nöbetçiye yavaşça sokulup bir sigara isteyeyim..
-Heyy, dur bir dakika, bu benim fikrimdi!
-imdatt! Neden benim yerime gidip nöbetçinin boğazını sıkmıyorsun ha?
-Hangisini? Görmüyor musun sekiz tane kafası var.
-Haklısın, aptalca bir öneriydi. Belki de bir tünel kazmalısın.
-Peki betonu nasıl deleceğim?
-Söylesene, neden her şeyi ben bilmek zorundayım?
-Burdan kurtulamayacağım! Burdan kurtulamayacağım! Tanrım, bana yardım edin!!!
-Hey bağırıp durmasana, zebanileri başımıza toplayacaksın. ilk günden olay çıkarmak istemezsin, öyle değil mi?
-Af edersin, bir an cehenneme düştüğümü ve üç yüz milyon yıl boyunca orda kalacağımı sandım da.. ne gülünç değil mi?
-Gerçekten de… Söylesene, böyle şeyler nerden aklına geliyor?
-Sigaran var mı?
-imdatt!!!