"krizi yönetmek" konusunda başarılı olan iki ülkenin içinde bulunduğu durumdur.
bize teğet geçtiği, bu ülkeleri teğet geçmediği halde, ilk çeyrekte bu ülkeler ve krizin merkezi abd %2 ila %6 arasında küçülürken, biz tl bazında bile %13,8 küçüldük. bunu dolar ile hesaplayacak olursanız kur farkı ile beraber küçülmenin %28-%29'lara dayandığını görebilirsiniz.
kriz bize teğet geçtiği için işsizlikte bu ülkelerin 2 katı bir oran yakaladık.
kriz bize teğet geçtiği için bütçe görüşmelerinde 15 milyar olarak hedeflenen bütçe açığını 4. ayda revize edip 49 milyara çıkardık. ilk 6 ayda 26 milyar açık verip, 2. hedefin de tutturulamayacağı görülünce, vergi oranlarında, ürün fiyatlarında fahiş artış gerçekleşti. bununla da yetinilmedi işsizlik sigorta fonu'ndaki çalışanın parası iç edilerek bütçeye "gelir" olarak kaydedilerek hazineye aktarıldı. hali hazırda 4 milyona yakın işsiz var bu sayının %10'u bile -yaklaşık 300.000 kişi faydalanıyor- bu fondan faydalanamıyor. faydalananlar da 277 lira alıyor. o para işsizler için kullanılabilirdi veya 277 lira değil, 577 lira verilebilirdi, ki adam o parayı doğru düzgün harcayabilsin, piyasaya aktarsın. ama sen, kendi yarattığın bütçe açığına yamamak için iç et parayı. ne kadar güzel bir sosyal devlet anlayışı!
kriz teğet geçtiği için devlet, tarihinde ilk defa -2001 krizinde bile ödendi zamanında- kamu işçisinin haziran ayının 30'unda alması gereken 13 yevmiye tutarındaki ikramiyeyi ödemedi! hükümetten neden ödenmediği konusunda bir açıklama da lütfedilmedi.
velhasıl, krizi hisseden adamlar krizi atlatmışken, bizim hala "boğuşuyor" olmamızı da "ahahah gördünüz mü, biz daha çabuk atlatıcaz" demek ne tür bir beyin fonksiyonu gerektiriyor bilemiyorum doğrusu.
adamlar krizin içindeydi atlatmışlar, sana teğet geçmiş sen hala atlatamamışsın ve hala bunu "başarı" olarak görüp denklemde yanlışlık yapıyorsun, sonra "gördünüz müüüü? teğet geçti işte!" diyorsun.
