öyle aman aman zeki değilim. atom mühendisliği falan okumadık. iyi kötü bir üniversite bitirdik, çalışıyoruz. biraz da master işleri falan var. iyi kötü dikkatliyiz, ortanın üstünde bir zeka seviyesi bahşedilmiş işte.
espri konusunda da en önde gelen ben değilim. cem yılmaz'ın yakınından uzağından geçmez mesela esprilerimiz. gülmekten kimseyi öldürmeyiz ama en azından gülümsetiriz etrafımızdakileri.
tom cruise kadar karizmamız olmasa da nev-i şahsına münhasır bir tarza sahip olduğumuz söylenir. zaman zaman ben de kimseyi rahatsız etmeyecek garip bir tarzım olduğu hissine kapılıyorum. güneş gözlüğü ve uzun boy gibi avantajlarımız olmasa da hayata karşı bir özgünlüğümüz var işte. bakan görür...
biz anadolu'da "muhannete muhtaç olmamayı" yeter sayarız ama allah biraz da fazlasını (tövbe haşa geç de olsa) bahşetti deyü şuracıkta belirtmemiz lazım. tamam gürül gürül akmıyor paracıklar ama ayağımız yerden kesik, başımızı sokacak yer de bitmek üzere.
üstelik kel de değiliz, göbeğimiz de yok. dediklerine göre romantizmimiz de türk standrtları enstitüsünün ölçütlerini biraz aşmaktaymış.
işte biz bütün bunlarla beraber, bir gözleri ahuya zebun olduk ey aziz kaari!
ne aklımız başımızda kaldı şimdi,
ne ağız dolusu gülecek hâlimiz...
aşkın pazarında geçmezmiş meğer
hiç olurmuş çil çil pulumuz!