bir ülke, kültür-sanat alanında gerçekten aydınlanmak istiyorsa buna muhtaçtır. burjuvanın olmadığı yerde kültür-sanat faaliyetleri gelişmez. sınıfsız toplum safsatası koskoca bir yalandan ibarettir. sınıfsız toplum olmaz. her sistemde sınıf vardır. bu yüzden bu sistemi sınıf ayrımı üzerinden eleştirmek abestir.
bu sistemde burjuva yeterli sermayeyi biriktirine kadar (sömürü olmadan sermaya birikmez!)proleteryanın anasını ağlatır. fakat 3 kusaktan sonra proleterya burjuvadan hakkını almaya başlar. 4 kuşaktan sonra oturmuş burjuva demokrasisinin olduğu ülke, proleterya için cennettir. (alamancılar!) hatta bur durum öyle bir hal almaya başlar ki, kendi ülkelerindeki iş gücü el yakan burjuvalar, çareyi çin(ne idüğü belirsiz bir sistem) bahreyn(ingiliz uydusu mutlakiyet) nijerya(askeri demokrasi) gibi ülkelerin iş gücünü kullanmakta bulurlar.
oturmuş bir burjuva demokrasisinde (avusturya) işçiyi günde 8 saatten fazla çalıştıramazsınız. yılda 6 hafta iznini vermek zorundasınızdır. proleterya hakkının yediğini düşüdüğü an ülkeyi ayağa kaldırır. işverene dünyayı dar eder. burjuva demokrasisinde burjuva, asla devletten vergi kacıramaz, kacırmaya yeltenene dünyayı dar ederler.
fakat ülkemizde burjuva demokrasisi nedir tam olarak bilinmediği için tu kaka ilan edilir. proleter demokrasi ( cahilin akile teyakkumu) yeğ tutulur. saçma sapan argümanlarla eleştirilir. bir gözünüzü açıp etraftaki burjuva demokrasilerini bir inceleyin (isviçre, norveç, avusturya, isveç vb) buralarda halkın(proleteryanın) refah seviyesini bir görün. devlet kurumlarının oturmuşluğunu, sosyal hayattaki güven ortamını bir kavrayın. sonra kafanıza takılanları sorun, cevaplayalım.