atom bombası

entry132 galeri
    27.
  1. (2) Radar dörtlüsü aslında, iki fazlalıklı bir ölçüm sistemi oluşturuyordu; herhangi ikisi hedeflenen patlama yüksekliğini gösterdiği anda, bombanın kuyruk tarafındaki merminin arkasında yer alan klasik patlayıcılar ateşlenecekti. Bu durum düşüşün 43. saniyesinde gerçekleşti; bomba yerden 580 metre yükseklikte, ama rüzgarın saptırması nedeniyle, Aioi köprüsünün 300 metre kadar uzağındaki Shima Cerrahi Kliniği'nin üzerindeyken... Ateşleyici işlevi gören elektron tabancasına giden devre kapandı. merminin sırtındaki patlayıcılar ateşlendi. kimyasal tepkimeler saniyede 8 km hızla yayılıp, saniyenin 10 binde birinde sona ermişti. oluşan sıcak gaz molekülleri, çeperin tümüne ve merminin sırt çeliğine saldırıp , 39 kilogramlık mermiyi yerçekiminin 3000 katı ivmeyle hızlandırdı. Yüzde 1 saniye sonra, mermi saniyede 300 metre hıza ulaşmış ve namlusunun alt ucundaki hedefle buluşmuştu. Hedefin altındaki nötron kaynağının folyosu yırtıldı ve birbirine karışan polonyumla berilyum nötron üretip yaymaya başladı. u - 235 çekirdeklerine çarpan ilk kaynak nötronlarından biri, fisyon (parçalanma) zincirini başlattı. milyonda bir saniye sonra, bombanın işi bitmişti. 64 kg uranyumun yüzde 1 kadarı fisyona uğrayıp, yaklaşık 0,6 gram kütleyi enerjiye çevirdi. 15 kiloton TNT eşdeğeri, 63 milyon joule enerji üretti. Oda sıcaklığındaki 100 bin ton suyu kaynatıp buharlaştıracak kadar...

    Bu enerji 64 kg uranyumu eritip buharlaştırdıktan sonra, hacmi yalıtılmış olsa ve sabir kalsa, 20 milyar santigrat derecenin üzerine ısıtabilirdi. Nitekim, uranyum metali, namlu ve dışındaki her şey, saniyenin kesirinde buharlaştı. Patlama noktası etrafında, iyonlarla elektronların karışımı bir gaz oluşmuştu; güneş benzeri, minik parlak bir plazma. Çılgınca hareket halindeki iyonlar, kah ivmelenip x- ışınları yayıyor, kah da yanlarından geçenbir elektronu yakalıyor ve elektron yörüngeye otururken ışıyordu. Fotonlardan bazıları görünür ışık aralığındaydı; plazma o yüzden, "ateş topu" gibi parlak...

    Gama ışınları merkezden dışarıya doğru her yöne ışık hızıyla yayılıyor, arkadan da nötronlar yola çıkıyordu. Gamalar havadaki çekirdekleri zımbalayıp, yüksek enerji düzeylerine uyarıyor, daha düşük enerjili x-ışınlarının salınmasını zorluyordu. Nötronlar ise, ya yol üzerindeki bir çekirdekle çarpışıp yavaşlamakta, ya da çekirdeğin içine dalıp onu radyoaktif hale getirmekteydi. Ateş topu, etrafındaki havayı da iyonlaştırıp, büyümeye başladı. patlamadan 0,3 saniye sonra, yarı çapı 200 metreye ulaştı. Büyürken yükseliyordu da. Geride bıraktığı alçak basınca hücum eden havanın yerden kaldırdığı toz, koyu renkli ince bir kuyruk eklemişti arkasına; işaret fişeğininkine benzer şekilde, kıvrımlı. 0,5 saniye sonra, yarıçapı 300 metreye ulaşınca, durdu. Plazma yere değmemişti. Ama, yerde olacak her şeyin motoru oldu. merkezindeki sıcaklık bir kaç on milyon santigrad derece ile sınırlı kalmıştı, yüzey 7.000 santigrad derece kadardı. enerjiyi bu ana kadar, fisyonlardan açığa çıkan çok hızlı parçacıklar yaymış, parçalanmayan çekirdekler havada asılı kalmıştı. izleyen çarpışmalarla, onlar da kütle ataletini yenip, harekete geçtiler. Merkezden dışarı yayılan, şok niteliğinde küresel bir ses dalgası oluştu. ses yüksek sıcaklıkta hızlı yayıldığından, dalgası plazma çeperini bir çırpıda yakalamıştı. Ateş topu bir an bulanıklaşıp, sonra tekrar netleşti; sanki bir patlama daha olmuş gibi: "Çifte flaş etkisi"...

    Şok dalgası, ateş topunu geride bırakıp, saniyede 343 metre hızla yoluna devam etti. küresel cephesi yere, önce sıfır noktasında ulaştı. Sonra yerle arakesiti, tozu dumana katarak daire şeklinde yayıldı. Yolu üzerindeki noktaları, yuvarlanan dev gülleler gibi dövüyor ve yeraltındaki katı daha hızlı yayılan sismik dalgalar oluşturuyordu. Binaların temellerini dışarıya doğru sarsan, kesintisiz bir uğultu... Yerin hemen üstünde ise, dalganın yere dar açıyla varan ve geniş açıyla yansıyan cepheleri üst üste bindiğinden, hızın yatay bileşeni ses hızını aşmıştı : Mach dalgası. bu dalga, havanın nemini su zerreciklerine dönüştürerek , mantar sapının etrafındaki koyu renki toz bulutunun dışında , simit şeklinde büyüyen beyazımsı bir bulut oluşturmaktaydı. temelleri, sismik dalgalarla sarsılan binaları, mach dalgası yandan vurup sallıyor, üstten izleyen şok dalgası da bastırıp yerle bir ediyordu. Daire şeklinde, ama görünmez bir hortlak çıkmıştı sanki ortaya. Pür telaş, önüne gelen her şeyi takibi zor bir hızla patlatıp, tozu dumana katarak yayılan bir hortlak...

    Şok dalgası aioi köprüsüne varınca, önce köprüye sonra suya çarptı. Köprü yukarıdan gelen yüklere alışıktı, zar zor dayandı. Nehrin suyu ise yanlara taşıp neredeyse boşalmıştı; köprünün tam altında bir çıkıntısı kaldı. Sudan yansıyan dalga, köprüye bu sefer de alttan çarptı. Aioi işte buna alışık değildi; 30 cm kalınlığındaki beton kaldırımları gökyüzüne fırlarken , çelik kirişler ek yerlerinden yamuldu.

    ABD Hava kuvvetleri diğer bazı kentleri bombardıman etmeden önce, havadan bildiriler atarak, sivil halkı uzaklaşmaları için uyarmıştı. Burada bir şey yapılmadı. Aylardır bombalanmamış olan kentin sakinleri, herhangi bir şeyden kuşkulanmamıştı. Bazıları gökyüzünde süzülen paraşütlere merakla baktılar; "acaba ne atılıyor diye".
    5 ...