adolf hitler

entry3845 galeri video30 ses2
    627.
  1. "nazis: a warning from the history" adlı genel olarak insanların yönetim ne olursa olsun çaresizce boyun eğdiklerini kanıtlayan belgeseli seyretmemin ardından. temel soru olarak da şu soruluyordu belgeselde: adolf hitler aklını kaybetmiş olsun, çevresine de aklını kaybetmiş insanları toplamış olsun: nasıl oluyor da onca "normal" insan nazi partisinin önderliğinde insanları katledebiliyordu.

    sorun şu ki günümüzün (son 2-3 yüzyılı kastediyorum) normal insanı zaten aile denen faşist kültür üretim mekanizmalarının arasına sıkışmış durumda. son aylarda bir dolu kitap okudum bu konuyla ilgili. stalin, hitler, mussolini, patton, öcalan, jukov, mannstein, barbie vb. gibi çok kan dökülmesine neden olmuş, kitleleri bir yere kadar harekete geçirip, ölüm noktasına sürmüş olan insanlar hakkında.

    işin normal kısmı şu: komutan emreder, ordular bir o yöne bir bu yöne koşar. hedef vardır. alınır. savunanlar bertaraf edilir. madalyalar kazanılır vs. vs. vs.

    genel olarak herman göring'in dediğine sadık kalırsak "bir insan neden savaşa girmek istesin ki? sıradan bir köylü, alabileceği en büyük ödül olarak kırılmamış bir kaç kemikle eve dönmüş olmayı neden istesin ki? genel olarak savaşı başlatan devletlerdir. halka tehlike altında olduklarını söylemek ve pasifistleri vatansever olmamakla suçlamak yeterlidir. komünist, faşist ya da kapitalist olsun, her ülkede işe yarar".

    hitler kalabalığın başını öfkeyle döndürmüştü. insanlar zaten modern denilen aile yaşantısının kurbanıydılar. sevgisizliklerini ve nefretlerini kusacak yer arıyorlardı. hitler onlara şiddetlerini yöneltebilecekleri bir alan sundu: savunmasız kurbanlar.

    bu savunmasız kurbanlar aslında ailenin işkencesiyle yüzleşmiş (kundakta ağlamaya bırakılmış her çocuk, anne babasından yardım dilediğinde ağlamaya bırakılan her çocuk doğal bir nazi partisi üyesiydi bu durumda) çocuklar şiddetlerini kendilerini savunamayacak durumda olan insanlara yönelttiler. bu kolaydır, basittir. kendilerini savunacak durumdayken şiddetle karşılaşanlar kendi kurban oluşlarını bastırmak istercesine kurbanlar seçer ve kendilerinde görmek istemediklerini diğerlerinde görmeyi yeğler. yani babanız size günümüzün başbakanlarına gösterilen şiddeti gösteriyorsa, siz de onu lanlı ulanlı çıkartacaksınız birisinden. psikoloji dengeye ihtiyaç duyar ve ne yazıktır ki bazı insanların denge duygusu bir kaç milyon insanı katletse bile yerine gelemeyecek kadar bozulmuştur.

    adolf hitler, yosef stalin, benito mussolini vb. kendini doğa üstü sayan, ulaşılmaz sayan insanlar sorun değil; tedavi edilebilir. ya onların peşinden gidebilen güruh? onlara ne demeli? 15 milyon alman hitler'in peşinden öldüğünde küçüklüğüne dönen adolf sorumluluk almayı reddiyordu: "kendilerini savunamayan bir ulus iseler, ölümü haketmişlerdir". sanki onları peşinden savaşa sürükleyen kendisi değilmiş gibi. abdullah öcalan'ın lazkiye demeçlerinde bu korkulu hale rastlıyoruz: ben eskiden çok korkak bir çocuktum. sorun gördüğüm yerde 100 metre uzağından dolaşırdım.

    toplumu yeniden yapılandırmak gerektiğini biliyoruz bugün. bugün, pkk şiddetine eklemlenip can almaya niyetlenenlerin, ibda-c altında toplanıp polis öldürenlerin;(otoriteye isyan, anne babaya nefret) polis öldürmekle devrim olmayacağını bilip de yine de polis öldürenlerin bir derdi olmalı.

    baskın oran diyor ki "takım elbise giymek, üşüdüğünüzden değildir; bir mesajı vardır takım elbise giymenin". bugün birisi ben adolf hitler'i seviyorum, şiddet yanlısıyım, etnik temizlik yapmamız gerek diyorsa kesin birilerinden alınacak bir hıncı vardır.

    gariptir, abdullah öcalan ilk dağa çıkma fikrini annesinden dayak yerken düşlemiş. kaç insanın hayatına mal olan bir intikam düşüdür ki bu; anneye, babaya, düzene, kenara itilmişliğe bir baş kaldırıdır.

    adolf hitler'in babası şiddet düşkünü bir adamdı. çocuğunu su aygırı derisinden yapılma bir kemerle döverdi. yosef stalin'in babası da aynı şekilde şiddet yanlısı ve alkolikti. oğlunu dövmek için çağırıp sonra da sızıyordu. kasap klaus barbie'nin babası alkolikti, çocuğunu şiddetli şekilde dövüyordu.

    aile kavramı bu şekilde devam ettikçe kurtulamayacağımız figürlerden birisidir.
    2 ...