çok önemli bir konuya parmak basılmış durumda.
öncelikle türk erkeğinden yüce diye bahs edilmesi yazarın bilinçaltını elevermektedir. bir erkek böyle basit şeyler yüzünden eleştirilmemelidir. aldatmak dediğimiz mevzu, insanın doğasında olan bir cinsel açlık dürtüsüdür. şahsen evrim teorisine inandığım için bazı hayvansı yönlerimizi kaybetmediğimize inanıyorum. bilmem kaçıncı atam olan büyük büyük babamın atası 40 milyon yıl önce ne yaşamıssa ben de onun tekrarı gibiyim. doğal olarak o zamanki o insan gider ve arkadan en hayvansı dürtü ile kadınına atlar ve neslini devam ettirirdi. tabi sonra o .mına koyduğumun yaprağı yüzünden işin içine fantezi girdi. çeşitli bahaneler arar olduk.
biz ne zaman götümüzü örtmeye başladık orda bir takım sorunlar ortaya çıktı. ve geldik 40 milyon yıl sonra diş fırçalama meselesini irdelemeye başladık. e geliştik uygarlaştık. bunda bir kusur yok. o ilk atam kadını asla dövmezdi. evet vahşi yönleri vardı fakat kadın erkek eşitti. kadın donsuz gezebiliyordu. erkekte dal daşşak öyle sallayıp ortalıkta geziniyordu. yapraktan sonraki aşama olan deri ve sonrasında kumaş süreci iyice işi bulandırdı. insanoğlu ovaya inince uygarlık oluşmaya başladı. ve tohum bulununca kadının iyice ağzına .ıçıldı. erkek dağ dağ gezinip o ceylan senin bu ceylan benim avlanırken, kadın mısır ve domates çekirdeği ile uğraşmaya başladı. sonra ilk evin etrafına çit çekildi. ha kelebeklerim, tam o noktada özel mülkiyet kavramı ortaya çıktı. artık insan iyice evrilmeye başlıyordu. kadın erkeğin özel mülkiyeti oldu. her şey erkeğin özel mülkiyeti oldu. işte sana ataerkil toplum. bu durum iyice devam edince çeşitli alet edevat bulunmaya başlandı. artık ilkel komünal toplumlar yavaş yavaş tükendi. bu gelgitler esnasında bir sürü aşamadan geçti insanlık. derebeylik, feodalizm, monarşi, kaptalizm, emperyalizm ne bileyim ve sayamadıklarım. geldik bu çağa. 21. yüzyıl. insanlığın bütün sorunları bitti. ve bir kadın kalkıp vay eşim bana iyi atlamıyor dedi. beni dövüyor, gözü başkasında, dişlerini fırçalamıyor. okumuyor vs. peki kelebeğim sorarım sana ve hemcinslerine sen kadın olarak görevlerini ne kadar yerine getiriyorsun. evlilikten sonra bütün perdeleri indiriyorsunuz. göt bir yana göbek bir onun yörüngesi belli bile değil. bir köle gibi erinin yolunu bekliyorsun. kadın olarak hiç bir hakkını aramıyorsun. eh erkekler zeki kadınlardan hoşlanır, hakkını arayan ve biraz da acı çektiren ve hatta birazda başdöndürücü olan. kusura bakma bu atalarının ona bıraktığı genetik bir kod.
yani kaybetme cazibeni.
evli de olsan çekici yönlerin olsun.
gizemli tarafların kalsın.
hayal etmeyi öğren.
bir özgürlüğün olsun.
sana dayak atmasın bu cesareti kendinde bulmasın.
dişlerini fırçalamıyorsa alma yatağa ne bileyim yap bir şeyler.
ha dersenki ulan öküz neden hep kadın bunları yapsın. eh onada bir cevabım var o da senin suçun. erkek kendine alternatif buluyorsa sende bulacaksın. toplumsal baskı mı? işte bunu söylersen beni haklı çıkarmış olursun. seni göt etmiş olurum. direneceksin kardeşim, ne dinin ne de erkeğin kölesi olacaksın. kendini geliştireceksin. ekonomik özgürlüğünü sağlayacaksın. eve kapanıp kalmak yazgın olmasın. ha buna karşı bir bok yapamıyorsan maalesef bunları yaşamaya devam edeceksin...
bir ironi olarak yüceleştirdiğin o erkek seni beğenmez.
