macbeth iskoçya kralı duncan'ı öldürmeye giderken... - cinayet aleti -
ikinci perde
birinci sahne (macbeth'in şatosu)
macbeth
- bu önümde gördüğüm hançer mi, kabzası elime doğru duran? gel de tutayım seni. kavrayamıyorum ama hala görüyorum. sen dokunmayla değil de, yalnız görmeyle mi algılanırsın ey ölümlü imge? yoksa zihnimdeki bir hançer misin, yapay yaradılışlı, hummalı dimağımın eseri? hala gözümün önündesin, hem de dokunulabilir gibisin, tıpkı şimdi çektiğim hançer gibi. gidiyor olduğum yola iyice sevk ediyorsun beni ve gösteriyorsun nasıl bir alet kullanacağımı da. ya enayi yerine koyuyor tüm diğer tüm hislerim, gözlerimi; ya da gözlerim onların hepsine bedel. hala görüyorum seni, biraz önce temiz olan sapında ve ağzında kan lekeleri var şimdi. yok böyle bir şey! gözlerime haber verdiği, o kanlı iş... şu an koca bir dünyada doğa ölü gibi görünnüyor uykusunda; perdeleri açıp korkunç rüyalar, kötüye kullanıyorlar insanları; büyücüler, tanrıça hecate'ye sunuyorlar kurbanlarını, ve kokuşmuş cinayet, gözcüsü olan kurdun ulumasıyla birlikte yürüyor gizli adımlarla. tarquin'in şehvet dolu adımlarıyla süzülüyor niyetne doğru bir hayalet gibi.
sen, sağlam, bükülmez dünya, adımlarımın nereye gittiklerini duyma şimdi; olur da taşların gevezelik eder, söyler nerede olduğumu ve çekip al şu an ona çok uyan korkuyu zamandan. ben göz dağı verip duruyorken, o hala yaşıyor. işin sıcaklığında, bu kelimeler soğuk nefes veriyor.