yaşam gibi. ne ki kalıpları kıran, o zincirleri, o ezberleri bozan, o tarihin cilveleri arasında acı çeken insanlığa, o acıların kılcal damarlarına inip, yani ana kaynağına elini bastıra bastıra yüzümüze vuran, kiminin iyisi kiminin kötüsü olan yazar.
ne ıslık rengi bu çığlıklar paklar şu yaşamı ne de ölümüne kıyısına indiğimiz bu çağlayanların abı hayatı. ne orda sonsuz bir yaşam vardır ne de küllerinden doğan bir anka kuşu. efsunlu nefesler, sarıklı bir adam, neyin sesi ve fırdönüp dolanan bu luvi insanları. bir hayat gibi. şimdi az sonra nişapur'da gözlerini açacak hayyam, farabi olacak bir diğer yanında. ordan dünyaya bakacaklar. yıldızlara. şarabın ve gazelin aşkı ile dönecek başları.işte o an zile'de nefes alacak insalık. harput kalesi güneşe değecek en mağrur şekli ile.
o an bir yazar koca bir dünyaya gülümseyerek orta parmağını çıkaracak ve gerçekten acıyarak alın size diyecek.