evvela tanım arayanlar içün bu eylem arkadaş olarak gördüğünüz kişileri kandırmak suretiyle bir belanın içine atmaktır.Halk arasında katakulliye getirmek, alicengiz oyunu yapmak, kumpas kurmak vs vs... şeklinde tabirlerle karşılık bulabilir.Eh,halkın ağzı torba değil ki büzesiniz efendim.
Tanım yapıp örnek vermemek, körpe dimağlarda bulanıklığa sebep vereceğinden bir yaşanmışlığımı sizlerle paylaşmak isterim.Efendim hepimiz biliriz ki çocukluk dönemi her çılgınlığı göze aldığımız,dünyayı tabir-i caizse şeyimize sallamadığımız*, tek derdimizin çift kale maç çevirdiğimiz plastik topumuzun patlaması olduğu* şahane bir devirdir. Bendeniz de bu devr-i şahanemde esasen psikopat bir kişiliğe sahip değildim, kabaca söylersek mahallenin pijlerinden uzak, kendi halinde mülayim bir konumum vardı. Fakat o gün niçin böyle bir psikopatlığa kalkıştım bilemiyorum,anlatayım belki sizler çözersiniz:
Apartmanımızın arkasında boş bir arsa bulunmaktaydı ve yağmur bolca yağdığında epeyce su birikirdi burada. Mevsim de kış olduğundan ve Balkanlardan çok pis bi soğuk hava dalgası geldiğinden* bu su birikintisi donmuş,devasa bir buz kütlesi oluşturmuş efenim * Böyle bir doğal buz pistini gören normal standartlardaki bir veled nasıl kendini tutabilir dostlarım, sorarım sizlere. işbu buzlu araziye önce bendeniz,ardından sevgili biraderim; önce gayet temkinli ve ürkek sonra ise coşkulu adımlarla giriş yaptık. Buzların üzerinde ayakları sürümek suretiyle ilerlemek zevkini her ademoğlunun tatması gerektiğini düşünmekte idim ki desibel olarak düşük fakat esasen ölümcül bir ses işittim. Çıtırt. Aynı magnum dondurmaların * dış yüzeyini kaplayan sert çikolataya diş geçirdiğinizde çıkan sesti, ama ifade ettikleri anlam olarak ne kadar da uzaktılar dostlarım. Bu ilk işitilen çıtırt'ın akabinde dönüp biraderime "gelme lan buz kırılıyo" demeye yeltenmiştim ki çıtırt önce daha fazla çıtırt'a , daha sonra ise muazzam çatırt'lara inkılab etmişti. Ve soğukluk. O anı anlatmak için tek kelimeyi yeterli görüyorum, soğukluk diye bildiğimiz şey her ne ise, sıvılaşmış ve damarlarıma hücum etmişti aziz dostlarım. Tam bu noktada durup naçizane bir tesbitimi sizlerle paylaşmak isterim: Küçükken bir su kütlesine düşmüş olanlar çok iyi bilirler ki ilk anda 2 metrelik bir derinlikte olduğunuzu düşünür, "aha lan başlamadan bitiyor gül gibi ömrüm" diye geçirirsiniz içinizden. ilk şoku atlattıktan sonra ise suyun ancak dizinize * geldiği gerçeğiyle yüzleşirsiniz efenim. Evet ben o gün bu duyguyu yaşadım. Neyse uzatmayalım, biz iki saf kardeş sırılsıklam ve sıtmaya tutulmuş misali tir tir titreyerek kıyıya varabildik. Ve o anda başımın üzerinde çizgi fimlerdeki gibi bir ampul yandı. Aklıma gelen muhteşem ibneliğin enerjisiyle parıldayan bir ampul.
Saf arkadaşlar iyidir efenim, yoksa böyle olaylarda kimler kurban rolü oynayacaklardı. Benim kurbanlarımın isimleri Burhan ve Hakan idi. Burhan dediğim, istisnasız her topumuzu patlatan, plastik top canavarı bi manyaktı. Plastik top gördüğünde ağzı sulanırdı efenim hayvanın.*ikinci kurbanım Hakan ise benden iki yaş küçük, safdil bir kardeşimizdi. Önce onlar için kocaman bi alkış alalım, öhöm ne alkışı be, devam edelim. Bunları malum arsaya çağırdık ve "Olum biz şu buzda kaydık acaip zevkli lan." gibisinden bir cümle* ile bu malları buzda kaymaya ikna ettik. Bunlar buza ve * adımlarını atarkene biz de biraderle kenarda durmuş, onları izliyoruz. Ulan şimdi düşünüyorum da seni buza yönlendiren ve kendileri kenarda duran* iki kardeşe * hangi akılla güvenirsin arkadaş, haketmişiniz lan resmen. Neyse bu iki insan evladı buzun ortalarına gelmiş ve çocuklar gibi de eğleniyorlardı şerefsizler.* Fakat, buzun üzerinde neredeyse tepinmelerine rağmen hala bi çatırtı yok buzdan. Baktık böyle olmayacak aldık elimize battal boy iki taş, salladık bunların bulunduğu tarafa. Tam bu noktada bir daha durup şunu söylemek isterim ki: O zamana kadar gayet efendi bi profil çizmiş bu iki kardeşin bu olayda nasıl da böyle "ölümüne ibnelik" kıvamına geldiklerini hala anlayamamışımdır efenim. Belki de çuvaldızı kendimize batırmanın rahatlığı sarmıştı bizi, belki onca günün ibnelik birikimini birden açığa vurmuştuk bilemiyorum. Herneyse psikolojik analizi bi yana bırakalım, attığımız taşların buzu paramparça etmesi sonucu, bu iki gerizekalı * bizim akıbetimize uğradılar ve gömüldüler buzların ve suların içerisine. Biraderim bunlara bakıp kahkahalar atarken ben filmlerdeki gibi ufka doğru gülümseyerek bakıyor "intikamınız alındı, on katlı plastik toplarım" diye mırıldanıyordum.*