istanbul tarafıyla hiç ilgilenmedim ben bu filmin. haşmet ibriktaroğlu istanbul'u görmeme fırsat vermedi hiç. filmin başında 'bendeniz haşmet ibriktaroğlu' diye başlayıp
...efendim mesleğim seyyar fotoğrafcılık. ha, başka bi iş yapamaz mıydım? yapardım tabii, ama kendi başıma buyruk olmak istedim. yani öyle üş kuruş için hürriyetimi satmak istemedim...
diye biten monologdan sonra ben nasıl göreyim arkada istanbul mu var, muğla mı var yozgat mı var. sonra, tam kendime gelirken de şunları söyler:
...yaşıyoruz. iki kişiyiz ve birbirimizi seviyoruz. korkma, dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur...
istanbul ne ki aga, sadri abi'nin yanında. yemişim boğazını şuyunu buyunu. bu adam çıksa gelse şimdi, iki kelam etse, şu kupkuru ankara'nın dört yanı denizlerle çevrilir. altgeçitlerle dolu caddeler-sokaklar bi anda arnavut kaldırımlarıyla döşenir. egzoz dumanı en mis ihlamur kokusu gibi gelir adama..
bir de 80 yapımı ömer kavur filmi var aynı isimde. ama bana göre, güzel istanbul'un yancısı muhsin bey'dir. şener şen aynı tadı veriyor mu? ne desem yalan olur. şener şen'in şöyle güzel sigara içemeyeceği kesin ama: