çiş yapmak ve işemek arasındaki ince çizgi

entry1 galeri
    1.
  1. efenim bu çizgi, çiş yapma ve işeme eylemlerinin çeşitli farklarını hb kurşunkalemle birleştirdiğinizde ortaya çıkan doğru ya da doğru parçasıdır. ışın da olabilir. vardır böyle bir çizgi, cidden vardır.

    bir kere eğer bahsi geçen ev öğrenci evi değilse, o evde işenmez. öğrenci evinde işenir, o ayrı iş. ama eğer aile evindeysek ve küçük tuvalet ihtiyacımızı karşılayorsak yaptığımız eylem tam olarak çiş yapmaktır. pipicik ya da kukucuklarımızdan çıkan o genelde sarı, bazen beyaz ya da başka renklerdeki sıvıya da "çiş" denir, ama tabi başka sıvılarla da karıştırılmaması gerekir.

    "peki ne zaman işenir, ne zaman işenir?" işte esas can alıcı noktaya geldik, "ne zaman işenir?" evlat(lar), öncelikle şunu bilmelisiniz ki işemenin temeli çağlar öncesine dayanır, zaten çiş yapmak ile karıştırılmaması için sarfedilen büyük çaba da hep bu yüzdendir. şimdi hepiniz gözlerinizi kapatın ve şu anda olmak istediğiniz bir yer düşünün, bir plaj ya da yemyeşil ağaçlarla donanmış bir orman gibi. arkadan da kuş cıvıltıları, çağlayan sesleri duyuyorsunuz; yeşil panjurlu evlerden gelen sıcak turta kokuları burnunuza ulaşıyor ve... "ne alakası var ulan bunun işemekle?" pardon, kafam başka yerlere gitmiş.

    Neyse, şimdi ne dersiniz geçmişe bir yolculuk yapmaya? -Dıdındındıdındın dın-
    Yüzyıllar önce, ispanyol Engizisyonu sağda solda protestanları toplayıp keserken, orta asya'da bir adam yaşarmış. gerçek adını kimse bilmez, herkes ona koray der imiş. bak harbiden. koray, taa o devirlerde günümüz türkçesini icad edip "türkçe 1-2-3-4-5-6-7-8" ve "lise edebiyat 1-2" şeklinde kitaplarla günümüze getirmiş. söylenene göre bugün kullandığımız türkçe'de koray'ın bize sunmadığı tek kelime "işemek" imiş. koray, zamanında çok uğraşmış, didinmiş ama bir türlü çiş yapmak ve işemek ayrımını yapamamış kafasında. en sonunda da intahar etmiş "başarısız oldum." diyerek.

    "bana ne lan koray'dan." oğlum büyük adam diyorum bak. tanı işte. "yüce koray" diyenler bile var adama. hatta bizim lisedeyken bir kız vardı filiz diye, duvarına koray'ın posterlerini asardı. öyle kargo koray falan değil ha, bu koray. söylentiler çıkmıştı geceleri posterlere bakıp bakıp şey... öhöm! konumuza dönelim.

    işemek diyorduk. bakın efenim, işemek insanın doğadan, hayvanlardan öğrendiği bir eylemdir aslında. vahşicedir. ben işemeye işemek demem işemek vahşice olmadıkça! sağa sola sıçratır insan işerken. işeme eylemi en çok umumi tuvaletlerde yapılır(bu noktada duvarların, ağaçların, çiçeklerin, öğrenci evlerinin de bir nevi umumi tuvalet; hatta toğalet olduğunu hatırlatmak gerekir sanırsam.) bir fark da şudur ki işerken cinsel organlardan çıkan sıvıya da çiş değil, "sidik" denir. nedir sidik? sidik aynı çiş gibi gözükür, çok sinsidir şerefsiz, kandırır valla hepinizi. çiş ve sidiği ayırt etmenin en kolay yolu, koklamaktır. tuvalete 90 derecelik dik açı yapacak şekilde eğildinizde burnunuza gelen koku midenii bulandırıyorsa bilin karşınızda masum bir çiş çorbası(!) değil iğrenç bir sidik birikintisi duruyordur. dikkatli olalım efenim, olmasın öyle çişi sidiği karıştırmalar. sinirleniyor insan sonra!

    son olarak bir uyarıda bulunmayı görevim sayıyorum kendimce. efendiler, siz siz olun, doğru yerde çiş yapın; doğru yerde işeyin. bir de geçip de öyle aile tuvaletine işeyen, umumi toğalete çiş yapan adam görürseniz indirin ensesine şaplağı; çünkü bilin ki o da şerefsizliğine yapıyordur bunu. bak kesin biliyordur ayrımını da... şerefsizlik değil mi, onu da yapar bunlar!

    hepinize gönlünüzce sidikli, gönlünüzce çişli günler dinliyorum efenim. esen kalın.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük