Bir gün ansızın, tüm dünya üzerine son on yıl içinde ölen herkes dirilir ve evlerine geri döner. Tüm devletler ve diğer kurumlar bu şok edici ziyaret karşısında şaşkın vaziyettedirler. Ölenlerin evlerine başkaları yerleşmiştir, eşleri başkaları ile evlenmiştir, işleri başkalarına verilmiştir. Hayat ölenlerden sonra da devam etmiş, ölenlere ait ne varsa yaşayanlar arasında pay edilmiştir. Geri dönenler& ilk bakışta ne kadar normal görünseler de, normal insanlardan farklıdırlar. ‘Geri dönenler’ zorunlu olmadıkça konuşmamakta, uyumamaktadırlar, vücut ısıları normalden 4-5 derece daha düşüktür ve geceleri şehrin sokaklarında nedeni belli olmayan bir sebepten ötürü yürümekte ve kendileri gibi olanlarla buluşmaktadırlar. Geri dönenler hareketlerindeki ağırlık ve sergiledikleri tuhaf davranışlar nedeniyle topluma entegre olmakta zorlanırlar. Rachel de eşi Mathiue yı kaybetmiş genç bir kadındır ve eşi de geri dönenler arasındadır. Rachel uzun süre gerçeği kabullenmeyi reddetse de karşısındaki Mathiue’dur, ancak Mathiue da tüm diğer;geri dönenler; gibi tuhaf davranmaktadır. Rachel ve Mathiue bir ucunda ölümün, bir ucunda yaşamın bulunduğu bir ilişkiye adım atarlar. Rachel, ya Mathiue;yu yaşamın kıyısına çekmek ya da Mathieu ile birlikte ölüler diyarına inip öte tarafa geçmek gibi zorlu bir tercihle karşı karşıya kalır.
