allah´tan bahseden basliklari okuyup insanlari "yobaz" diye yaftalamaya calisan bazi sözlük yazarlarinin cok kizacagi basliklardan biri daha...
sonucta bilim sona ermis, bütün gelisimini tamamlamis birsey degildir ki... allah´i tabii ki göremeyecekler, tabii ki "ruh" u laboratuar ortaminda test edemeyecekler. bunlar allah´in buyruguyla olan seylerdir.
zaman konusunun göreceli oldugu kuran´da "sizin saydiklarinizdan bin yil süren bir günde" ifadesiyle (secde-5) yerini bulur. bu ifade o zaman icin bir süper science-fiction ifade olmalidir.
dünyanin uzaydaki devinimlerini inceleyen, hangi kuvvetlerin etkisi altinda hareket ettigini hesaplayan ilim kollari bile son derece baslangic safhasindadirlar.yalniz bulunmus bircok kesif allah´in varligini ispat etmektedir. daha baskalari da mutlaka bunlara eklenecektir.evrenin genisliyor olmasi gercegi bile, filmi geriye sardigimiz zaman, ilk baslangicinda tek bir noktadan- yokluktan- "o sizi yoktan varetti"- baslamis olmasi gerektigi mantigini ortaya koyar. evrenin duragan olmamasi ve genislemesi, ve bu genislemeyi de belirli bir düzen icerisinde yapiyor olmasi, tamamen bigbang e delildir. böyle bir bigbang patlamasinin bütün evrende hissedilen bir radyasyon etkisi de kesfedilmis, ve kayda gecirilmistir. aslinda bu noktadan sonra kimse bigbang´e karsi cikamaz, ama hala pekcok insan bunu gururuna yediremedigi icin bilimum teorileri bu teoriler gercekmis gibi insanlara kakalamaya calismaktadirlar.
bundan baska, evrim diye bir sey cikarmislardir, evrimci hicbir sahis, hücrenin kendisini bölmeyi nasil akil edebildigini, ve kendisini sözümona nasil bölebildigini aciklayamamaktadir. hücrenin bölünmesi cok cok karmasik bir process´tir, ve bunun ayni anda cereyan eden birtakim evreleri vardir, bu evrelerin cok kritik konumlari vardir, bütün bu kritik olaylarin sanki en normal seymis gibi öylesine söylenip gecistirilmesi, benim sahsen hep garibime gitmistir. canli hayati canli hayat yapan sürec, hücrenin bölünebilmesi olayidir.disardan müdahale olmadan bir hücrenin kendini bu kadar karisik evreler gecirerek "tesadüfen" böldügü seklindeki bir söylem - ki en basit sekliyle evrim teorisi denilen sey bunu söylemektedir- ne kadar bilimsel olabilir ki? ben bilgisayarimi 1000 yil acik biraksam, benim bilgisayar daki mp3 converter programi acaba tesadüfen kendisini kopyalamayi akil edebilir mi? benim müdahalem olmadan... valla hic sanmiyorum. akil edebilir, ama "akilli" bir programcinin onun icine belirli bir süre gectikten sonra kendisini kopyalamasi gerektigini, ve bunu nasil yapacagini belirten "ayrica" bir "software" yazmis olmasi gerekir. öyle bir software olmadan, bu bilgisayar daki mp3 converter, hicbir zaman kendisini kopyalayamayacaktir. bu bence gayet normal ve kabul edilmesi gereken bir durumdur. ve hicbir tesadüf de bu converter programin kendisini kopyalamasina sebep olamaz.benim de böyle bir nacizane görüsüm vardir. (not: bir hücre bir mp3 converter programindan cok daha karmasik bir nesnedir. bir hücrenin icerisinde hareketleri birbirinin hareketleriyle ritmsel olarak uyumlanmis 500bin adet parcacik bulunmaktadir.)
bilim, az önce de bahsettigimiz gibi henüz gelisimini bitirmemistir. gecmiste insana cok aykiri gelen bircok sey bugün gerceklesmistir. hava da hicbir zaman görmedigimiz, hissetmedigimiz dalgalar "onlari okuyabilen" aletler olunca tv´de cok iyi tanidigimiz görüntüler olmaktadirlar. demek ki bizim hissetmedigimiz pek cok sey, gereken sartlar olustugunda ,bir anten ve tv oldugu zaman- hissedebildigimiz, görebildigimiz seyler haline gelebilmektedirler. hicbir zaman koklayamadigimiz, bes duyumuzla algilayamadigimiz birtakim sinyaller yüzünden, habire cep telefonlarimiz calmaktadir!!! demek ki, bizim 5 duyumuzla algilayamadigimiz seyler "yokturlar" diyemiyoruz artik. 19 yyilin bilimadami bu konuda bambaska görüsler tasiyordu.
e=mc2 bilim dedigimiz seyin 5 duyumuzla, mantigimizla dünyayi aciklayabilecegimiz tezini tamamen yikmistir. bizim 5 duyumuzun ve mantigimizin sinirlari vardir, ve bilim e=mc2 sayesinde bu sinirlarin ötesine dogru ilk hamleyi yapmistir.
julian barbour diye bir bilimadami bunun da ötesine gecerek "gecmisin" de gelecegin de ayni anda ayni yerde oldugunu, ve hicbir zaman kaybolmadigini arastirmaktadir. bu adam bir fizikcidir ve ben bu sahsin yazdigi bircok kitabi okumusumdur. adam resmen " ne gecmis gecer, ne de gelecek gelir" bunlar önceden belirlenmis olmadikca hicbiri kendiliginden olamaz, seklinde özetleyebilecegim bir fikre sahiptir. (tipki bir cd´nin senin "su an" dinledigin kismi da, daha önce dinlediklerin de, sonradan dinleyeceklerin de , o cd´de herzaman kayitli olmasi durumu gibi- cok daha karmasik, ama benzer-)