terk edilmek

entry482 galeri video3
    96.
  1. uzun bir süre birey üzerinde olumsuz etki gösteren eylem.

    'galiba yürümüyor, yürütemiyoruz' dedi kadın, gözlerini kaçırarak. işte o an zaman durdu; karşı masadaki sarışının kahkahası yarım, kuşlar ise havada asılı kaldı. adam bir şeyler söyleyecek oldu ancak söyleyemedi. karşı masanın altında, buraya geldiğinden beri miskince yatan kediyle göz göze geldi. bir anda simsiyah olan mekanda aklına gelen ilk şey cemal süreya'nın ' bir mısra daha söylesek sanki her şey düzeliverecek.' dizesi oldu, söyleyebildiği tek şey ise 'tamam'. o bunu söylediğinde kuşlar uçmaya başlamış mekanda ise yapmacık bir kahkaha yükselmişti...

    ------

    hani bazen bir şeylerin elinizden kayıp gittiğine şahit olursunuz ancak buna müdahale edemezsiniz, etmezsiniz. gizil bir güç sizi engeller. bu gizil güç olarak tanımladığım nanenin eminim psikolojide bir karşılığı vardır bunu psikoloji ile ilgilenen yazar dostlara bırakıyorum...

    koala edasıyla istanbul'da süzülüşümün dördüncü senesinde tanıştım onunla... yapı itibariyle sükunet bir numaralı resmi ideolojim olduğu için çılgın bir öğrencilik hayatı geçirdiğimi söyleyemeyeceğim. ortam çocuğu değilim yani. ama dünyanın bu en güzel mesleğini de mal gibi ders çalışarak geçirmedim. sonradan öğrendiğim üzere zati arkamdan 'bu avare okulu nasıl bitirdi?' söylentileri çıkmış ya neyse... taşradan gelmiş bir genç olarak okul boyunca en büyük zevkim istanbul'u keşfetmek oldu. En güzel nağmelerini işittiğim bu dilsiz kentin Haydarpaşa'da yaptığı cilveli ışık oyunlarından beri, bu alımlı bakirenin peşinden usul usul yürümekteyim...

    istanbul'un tutsağı olmuşken bir yandan da beklemekteydim dostlarım. yıllardır beklediğimi, özleneni beklemekteydim. saçları omuzlarına doğru su gibi akan, kömür gözlümü beklemekteydim... bir süre sonra beklemekten yoruldum aramaya koyuldum; ters yollara, yanlış yollara saptım. denedim, yenildim. daha iyi yenilmek gibi bir planım yoktu. keza yenilmekten yorulmuş, pes etmiştim artık. işte bu pes etme sürecinde dünyanın en harikulade insanı olduğuna kalıbımı basabileceğim beklenenle tanıştım. çorak topraklar yağmurla buluşmuştu artık. b.'yi bulmuştum.

    insanın duygularına karşılık bulamaması; su bulamaması gibidir, çünkü içinizi ancak suyla ferahlatabilirsiniz. neyse ki b. şimdiye kadar kavrulmuş olan dudaklarımı ıslattı; istediğim karşılığı bulmuştum... birlikte geçirdiğimiz zamanın çabucak akıp gitmesine şaşırıyor, bunca zamandır b.'siz geçen günlere yanıyordum.ben sırf bu yüzden, uzun uğraşlar sonucu zamanı durdurmanın yolunu bulmuştum. sonradan öğrendim ki b. zaten zamanı durdurmayı biliyormuş. ki durdurdu da, hem de benim isteğimin dışında...

    o gece atılan mesajdan bir şeylerin ters gideceğini anlamıştım. kızmayın, evet klişe biliyorum ama insan anlıyor arkadaş. iyi geceler emilio mesajından anladım. ertesi gün trafiğin hiç olmadığı kadar yoğun olması, her zaman gittiğim yerin yolunu şaşırmam; anlamalıydım ona giden yollar kapalıydı işte... konuşuyorduk, her zaman ki gibi bakmıyordu gözleri, tedirgindi; kalkıp gitmek istiyordu sanki. bir şey söylemek istiyorum diye girdi söze bir şeyler zırvaladı sonunda 'yürümüyor, yürütemiyoruz.' dedi. aklıma sorular geliyordu o bunları söylerken ne zamandır düşünüyordu böyle? ben onun gözlerinin derinliğinde kaybolduğumu düşünürken acaba o bakışlarımdan sıkılıyor muydu? ee hadi gitse mi diyordu?... ben de mısralar düşündüm ama iyi ama kötü yalnız hikayedeki adam gibi olamadım sadece tamam diyemedim. çırpındım bitmesin diye ama nafile.

    --------

    hiçbir şey düzelmedi; zaman durmuştu bir kere.
    3 ...