şimdi öncelikle bu su ''galatasaray'daki değirmenin suyu''dur.. dil bilgisi aczinizi biricik takımıma bulaştırmazsanız sevinirim sevgili kanarya yumurtaları..
ikincisi iyi bir mali yöneticilik ve optimum risk dağılımı düşüncesine göre elde edilen sudur ki bu gibi işletme kavramlarının detayları, transfer gündemini posta'nın spor servisinden takip eden salaklar için ağır gelebilir.. şöyle özetleyeyim: bu transferler galatasaray'a birdenbire 49 milyon euro'luk bir külfet getirmiyor.. her sene 15 milyon euro civarında bir gider ön gördürüyorlar sadece.. ki bu da daha bu sene çeşitli reklam ve sponsorluk anlaşmalarından 100 milyon dolara yakın bir ek gelir sahibi olan galatasaray'ın alabileceği bir risk oluşturuyor.. olası şampiyonlar ligi ve avrupa ligi gelirleri, yeni stadın kombine ve loca satışları, satılacak oyuncuların bonservisleri gibi gelir hedefleri de 3-4 seneye bölünerek alınan bu riski minimum düzeye indiriyor..
son olarak ttnet ile bir sponsorluk anlaşmamız vardır, ispanya maçının bileti de bu anlaşmanın gereğidir.. aksi olsaydı tüzel kişilik olarak çekilişe katılamazdık, yani en az sizin kadar salak bir başka fenerli blogger'dan buraya esprisel bir yorum kopyalarken saçmalamayın..
bu işler öyle inattan ikinci sınıf türk oyunculara 20'şer milyon dolar gömmekle olmuyor anacım.. vizyon gerekli..