batı kavramlarına kendimizi yamamamızın bir sonucu olarak ortaya atılan iddia. Sömürü üzerinden bir dünya düzeni. Fakat imperial olmak için tek bir yer, tek bir toplum için, diğerlerini feda etmek gerekir. Misalen, bilinen(atfedilen) ilk impartorluğun roma olması. Roma için diğer halkların çalışması. ingiliz imparatorluğu gibi ya da, modern anlamda emperyalizmin en saf örneği.
Bir de bizim bilinen tek imparatorluğumuz var ki, onda acı bir söylem hatası var. imparatorluk burada siyasal anlamda kullanılmıştır. Oysa bakıldığında, balkanlar çok daha rahat bir yaşam sürmüştür. Şimdi rahat ne alaka diyenler için, bu demek değil ki, sol jargonla, artık değerin tümü devletçe alınmamıştır. Elbette osmanlı, sadece devlet olmanın getirdiği bir güçle vergisini almakla birlikte, o topraklarda yaşayanların ürettiği değerin tamamına el koymamıştır. O topraklardaki insanlar bir şekilde kendi ürettikleri ile geçinmeyi sağlayabilmişlerdir. Yani üretilen değer sadece güvenlik karşılığında zaptedilmemiştir.
Elbette doğu topraklarındaki durum daha zorlayıcı olsa da aynı süreci burası için de söylemekte bir beis duymuyorum.
VElhasıl, Osmanlı var olan toprakları sömürmemiştir diyebilirim rahatlıkla.
Ayrıca, toplumsal ilerleyişte göçebe olan bir toplumun kendi kültürü kaybetmesi bir toplumsal gerçekliktir. Oysa Türk toplumu tarih boyunca sömürüyü, kölelik düzeni içinde yapmadığı için, yerleştiği topraklarda adaleti ön plana koyduğu için ve kültürünü hala devam ettirebildiği için bu iddia da çürür. Yani eski üretim tarzının emperyali iddiasında göçebe toplumlar ve özelde Türkler, bu kuralın istisnasıdır. Yeni üretim düzeyinde ise hiçbir zaman emperyal olacak imkanları olmamıştır.
O sebeple bilelim de konuşalım...
