http://www.uykusuzdergi.c...in-karabulut/okura-mektup adresinde ersin karabulut gecikmelerle ilgili birtakım açıklamalar yapmış. ben en azından bir açıklama yapılmasına memnun oldum. ve zaten anlayışla karşılamamız gerektiğini düşünüyordum. tabii bir yere kadar. lütfen daha fazla uzamasın bu derginin zamanından geç çıkma seansları. cuma günü yazın o halde çıkış tarihine, siz de rahatlayın biz de...
yazının tamamı:
Sevgili okurlar. Derginin gecikmesiyle ilgili bişeyler söylemek zorunda hissettim artık. Biliyosunuz derginin üzerinde perşembe yazıyo, biz tutup cuma filan çıkabiliyoruz. Eminim ki bu durumdan rahatsızsınız, bayiye gidip dergiyi istediğinizde “gelmedi yarın gelir” cevabını aldığınız zaman küfrediyo bazılarınız. Elbette ki süreli bi yayın çıkartıyosanız gününde çıkmanız gerekir, bu konuda savunulucak bişey yok. Ben sadece bi açıklama yapmak istedim. Çünkü umursamadığımızı zannetmenizi istemiyorum. Durumun farkındayız ve çözmeye çalıştığımız en büyük problem de bu zaten. “bu nasıl bi problem olabilir ki?” diye düşünülebilir. Ama oluyo işte. Birimiz hasta oluyo, bi başkası sevgilisiyle ayrılıyo, başka biri bi yakınını kaybediyo filan derken, bi şekilde çizemeyebiliyo köşesini. Ve köşesini çizemeyen ya da yazamayan kişi için bu büyük bi üzüntü sebebidir her zaman, bütün hafta dergiye bile bakamaz.
Bunları eksikliklerimizi meşru göstermek amacıyla söylemiyorum, durumun farkında olduğumuzu bilin diye söylüyorum. Manitayla buluşucakken buluşma yerine geç geldiğin zaman manitanın bütün triplerine rağmen “nolur kızma gel öpiyim affet beni” dersin ya o hesap. Tek istediğimiz, yapabildiğimiz en iyi dergiyi yapmak. Uykusuz nasıl ki bayideki kuşe kağıtlı, içi reklam dolu şıkır şıkır yakışıklı dergiler gibi değilse, içindeki adamlar da aynı öyle işte. Siz de noolur darılmayın bize. Çünkü bu iş de her meslek gibi öğrenilen bişey, biz de gec kalmamayı öğrenicez bi şekilde.
Bi de bu hafta fiyatta artış oldu onu da farketmişsinizdir. Çoğunuz öğrencisiniz, bu 25 kuruşluk artışın sizi zorladığı zamanlar da olucaktır, tahmin edebiliyorum (kendimden hatırlıyorum hatta. Lisedeyken Leman mı alsam yoksa açmayla ayran mı alsam hesabı yaptığım günler oluyodu) ama mecbur kaldık. Çıktığı günden itibaren 2 sene boyunca fiyatını değiştirmeyen tek dergi belki de biziz. Oysa 2 yılda çok şey oynadı. Kağıttı, baskıydı, dağıtımdı, uçaktı, kamyondu derken toplamda deli bi masraf çıkıyo ortaya. sizin bunları bilmeniz ve hesaplamanız gerekmiyo tabi o ayrı.
Ben aslında bu haftaki dergiyi hazırlarken bu yazıyı dergiye koymak üzere kısa bi not halinde yazmıştım, ama “haftaya geç çıkmıycaz diye söz verebiliyo muyuz? Veremiyoruz. O zaman niye böyle bi yazı koyalım ki?” türünden bi konuşma geçti aramızda. Açıkçası ben koyalım istiyodum. Sonra biraz da karambole geldi tekrar düşünemedik, kaldı öyle. Ben de siteye yazıyım bari dedim. Ama bu yazı benim şahsi düşüncelerimden oluşuyo tabii sadece. Zaten kaç kişi okuycak bilmiyorum, günde 2000 kez filan giriliyodu galiba, öyle bişey.
Uykusuz’un ilk sayısındaki köşemin sonuna baktım da, orda “acaba bu derginin 7. Sayısını da alıcak mısınız?” gibi bişey söylemişim. 100 hafta geçmiş aradan. 100 sayıdır bizi yalnız bırakmadığınız için ben çok mutluyum. Bu dergiyi hazırlamaktan, hazırlarken hayatımızın büyük kısmını harcamaktan da gayet memnunuz. inşallah daha da güzel dergiler yaparız. Başta söylediğim gibi bu yazıyı gecikmemizi normal göstermek amacıyla yazmıyorum, sadece diyalog kurmak, bişeyler söylemek istedim, biraz daha iyi anlayabileceğinizi düşündüm. Evet böyle düşündüm. Bu kadardı söyliyceklerim. Görüşürüz.