samimi olanları için, sancılı bir yolculuğun sonunda varılmış yüce bir mertebe yahut kıvançla bahsedilecek bir 'kimlik' değildir ateist olmak. felsefi bir duruş olarak kendini ateist olarak tanımlayan, her daim yaşamı, kendi varoluşunu sorgulamak gibi kallavi dertleri olan bir insanın; temiz duygularla bağlı olduğu sürece ne tür bir inanca sahip olursa olsun, mutlak doğruların varlığına inanmış başka insanları tepeden bir bakışla aşağılamak, onları bağnazlıkla suçlamak gibi bir kolaycılığa kaçması sadece konformist bir tavır değil aynı zamanda terbiyesizliktir de. sürekli bağnazlıktan dem vururken eleştirdiği şeyin bir parçası olması çok da zor değildir insanın. bir ateist olarak bağnazlık diye bir şey olduğuna inanmıyorum, bağnaz vardır olsa olsa.
camiden beri gelmeyen ama kuran'a el sürmemiş insanın samimiyeti ne derece tartışmaya açıksa, sadece başka insanları inciterek kendi varoluşunu realize etmeye çalışan ateistin içtenliği de o derece eleştiriye tabidir. soruları olan, bu sorulara yanıtlar arayan insanın işi, zeka tespit komisyonları kurmak değil, zekanın değerli olduğu bir dünya arayışı içinde olmaktır.