sahildeki kız

entry22 galeri
    7.
  1. sahildeki kız/#5700810 no'lu entry'nin devamıdır.

    ---

    ada da beni farketti, bir an göz göze geldik. kısık bir sesle 'ilker' dedi ada, dudaklarını okudum. bir süre öyle bakışmanın ardından ada dostça,

    ada: merhaba.
    -merhaba.
    ada: nasılsın?
    -şu ana kadar iyiydim.
    ada: hmm.. bunun sebebi benim galiba.
    -hayır bunun sebebi benim, hala nasıl seni unutamıyorum anlamıyorum. n'olursun çıkma bir daha karşıma.

    dedim. ayakta zor duruyordum, dizlerim titriyordu. ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. 'lütfen git.' dedim. bu sırada bir erkek geldi tuhaf gözlerle bize baktı.

    +ada.
    ada: murat gitsek olur mu? daha sonra geliriz.
    +bir sorun mu var ada?

    dedi, bana dönerek ve beni ima ederek.

    ada: hayır, lütfen gidelim.

    dedi ve ağlamaya başladı ada, yenik düştü. murat denilen ada'nın yeni sevgilisi ada'ya sarılarak ilerlemeye başladılar. aralarında konuşuyorlardı, olanlar hakkında sorguya çekiliyordu sanırım ada. ben de dün güzel kızla oturduğumuz kayaya oturdum. düşünmeye başladım, onlarcası silinmişken neden biri silinmedi diye. neden ada bu kadar kalıcıydı?

    ***
    *oturma odasında televizyon seyrediyordum, bir yerden telefon sesi geliyordu; bu ilker'in telefonuydu. ilker'in odasından telefonu aldım, ilker evde olmadığından ben cevap verdim; arayan babasıydı.

    +efendim.
    -ilker nerdesin?
    +ben yücel abi. ilker telefonunu evde unutmuş.
    -kendisi nerde?
    +hava almaya çıktı, az sonra gelir.
    -yakınlardaysa yanına gidebilir misin evladım, acil bir durumda.
    +tabi, ben hemen kendisine aratıyorum sizi.
    -peki evladım, bekliyorum.

    dedim ve apar-topar çıktım evden dün ilker'i bulduğum yere doğru hızla ilerledim. yaklaştığımda ilker'le bahsettiğim kızı gördüm, sarılmışlardı. yanına gitmekle gitmemek arasında kaldım. 'rahatsız etmeyeyim, beş dakika sonra giderim.' diyerek yanımdaki banka oturdum. şaşırmıştım ilker ve güzel kız ilk buluşmada sarıldılar diye. acaba karıştırdım mı diyerek yeniden baktım.

    ***
    *ben bu silinmeyeni nasıl silerim diye düşünürken biri oturdu yanıma, güzel kızdı gelen.

    -selam ilk-

    derken gözlerime baktı.

    -aa.. sen ağladın mı?
    +yok, gözüme bir şey kaçtı.
    -ne kaçtı bakmamı ister misin?
    +kalp kırıntıları, çıkmaz istesende; ağlatır, mecbur bırakır.

    deyince güzel kız bir müddet sustu. yüzündeki mutluluk gitti bir anda.

    +özür dilerim, seni de üzmek istemezdim.
    -yok yok anlatmak ister misin?

    dedi, kısaca durumumu anlattım.

    +...böyle işte, onu seviyorum diyemem ama hala gitmiyor acısını çekiyorum.
    -anladım, yeni birini denedin mi hiç?

    diye sordu, gözlerinin içine bakarak.

    +evet, son zamanlarda güzel bir kız çıktı karşıma.

    dedim, o'nu ima ettim. ortamdaki hüzün yerini mutlu tebessümlere bıraktı. çok güzel gülümsüyordu. sonra birbirimize bakmaktan vazgeçip tekrar denize bakmaya başladık. bir süre sustuk, bir anda güzel kız omzuma yaslandı; ilk etapta şaşırsamda bu durumdan memnun olduğumu göstermek için ben de kolumu omzuna attım. denizin bana gülümsediğini görebiliyordum. sanki hayat, hayatımdaki kötülükleri son kez karşıma çıkartıyor ve siliyordu. tam bu sırada, yani güzel kızla sarılıp, suskun bir şekilde denizin güzelliğini izlerken, arkamızda bulunan kafeden bir şarkı sesi duyulmaya başladı.

    "is this love that i'm feeling
    is this the love that i've been searching for
    is this love or am i dreaming
    this must be love
    'cause it's really got a hold on me
    a hold on me"

    David Coverdale abimiz ayrı bir güzel söyledi o an o dizeleri, ayrı bir içtendi sanki.

    şarkının nakarat kısmı bitince şarkının sesini açan kişi kıstı, bize bir kıyak geçmişti. ama bilmiyordu ki biz sevgili değildik; en azından bunu birbirimize itiraf edememiştik. tam bu anda güzel kız başını omzundan kaldırdı ve gözümün içine bakarak,

    'evet' dedi, 'bu aşk!..'

    ---

    buny

    ps. to be continued
    9 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük