ahey ahey tey, estanuzübillah, töbe allam töbe, aklımın içine girmiş...
çocukluk döneminin en sancılı, en karın ağrılı, en kem küm'lü, en çetrefilli, en göt sıç bok hatıralarının temelini oluşturan ve her akla gelişinde o anı birebir yeniden yaşatabilen ve kimi zaman tebessümle anılan anılar...
yaz tatili bitmiştir ve nedense her zaman olduğu gibi çok çabuk bitmiştir aq, lan daha geçen gün başlamamış mıydı?
ama olsun yine de, üzülmezdik, aksine hoşumuza giderdi bir yandan, çünkü özlemiştik sınıf arkadaşlarımızı, çünkü anlatacak çok şeyimiz vardı, ne ibnelikler, ne fırlamalıklar, ohoooo, hepsini anlatacağızdır, hele şu ilk ders bir bitsindir...
fakat o da ne, sınıf öğretmenimiz, genel bir hal hatır sorduktan sonra, bütün acımasızlığı ve o fil hafızasıyla ansızın yapıştırır, hayatın en cevapsız sorusunu;
'eveeet çocuklar, geçen dönem sonu verdiğim ödevi kimler yaptı bakalım?'
-ne ödevi yaaaaa, memet ne diyo lan öğretmen?
-olum kitap okunacaktı ya yaz tatilinde onu diyo lan
-ananskyyyyyym, okumadım ki ben bişey, unuttum yaaa
eveeeet şimdi ahmet bize, hem yaz tatilinin nasıl geçtiğini, hem de neler okuduğunu anlatsın bakalım...
( he, korku filmlerinde, hep gözlüklü ve şişman olanın ilk önce ölmesi gibi, hikayeyi anlatan kahramanımızın başına gelir zaten bu felaket )
eee, ööretmenim öööretmenim, canım benim canım benim, seni ben pek çok pek çok severim, sen bir ana, sen bir ba...
sonrası yok hocam, okumadım bi bok, ne diye bunu bile bile beni rezil ediyorsun sınıfa?
bak, sevdiğim kız nasıl acıyan gözlerle bakıyor bana, kesin gelecek tenefüs, mustafayla birlikte dolaşacaklar, neden yapıyorsun bunu hocam neden neden....